Bugün, 29 Nisan 2024 Pazartesi

GENÇ KALEMLER


Bilge TAŞDEMİR

Fatih Anadolu Lisesi 11/D Sınıf


  YALNIZLIK


Yalnızlık çok şey öğretiyor insana. Parayı, finansal işleri, hayatta kalmayı ve daha birçok şeyi? 

Bazı insanlar yalnız kalmayı sever. Bazıları da yalnızlıktan nefret eder. Ben sanırım bu konuda ikinci kategoriye girenlerdenim.

Yalnızlıktan oldum olası nefret etmişimdir. Lakin yalnız kalmamak için ne kadar çabaladıysam, yalnızlığımı gidereceğini düşündüklerimin ihanetine uğradım. Artık başa çıkamayacağımı anlayınca, sırtımdan yediğim hançerleri saymayı, uzun zaman önce bıraktım. Yaptığım iyiliklerin beni ters köşe yapması, yanımda görünen insanlara sahte gülücükler yolamama sebep oldu.

En yakınımda sandıklarımın, zihnime ektiği şüphe tohumları gün geçtikçe filizleniyordu. Bazı insanların sadece kendilerini düşünmelerini kabul edemiyordum. Bütün iyi niyetime rağmen ben bile bu hayatta güzel şeyler yapamadığımı düşünürken, beni arkadan vuranlar kendilerini ?sütten çıkmış ak kaşık? gösteremezlerdi!

Evet, yalnızdım. Kendimi öyle hissediyordum ama yanımda olduklarını bildiğim kimseler de vardı elbette: Eşim ve çocuklarım. Onların her durumda yanımda olduklarını ve olacaklarını biliyordum. Özellikle de eşimin. Ben kendimden gitsem bile benden gitmeyecek birisiydi o. Onu karşıma çıkardığı için Allah´a şükrediyorum.

Bir de çocuklarım vardı; Kızım ve oğlum.

Bana yapılanları onların yaşamaması için elimden geleni yapıyordum. Bu hayatta sadece onlar için var olduğumu bilmek benim tek gerçeğimdi. Yaşadığım olumsuzlukları ne kadar göstermemeye çalışsam da onların bir şeyler hissettiğinin farkındaydım. Küçük yaşta olgunlaşmıştı çocuklarım.

Çocuklarımı her zaman diğer çocuklardan farklı görmüşümdür. Başkalarının yaptığı çılgınlıkları, seviyesizlikleri hiçbir zaman onlarda görmedim. Benimkiler farklıydılar. Bir ortama girdiklerinde yaşlarından büyük insanlarmış gibi davranmaları beni içten içe gururlandırıyordu. Rabbim de tam istediğim gibi çocuklar vermişti bana. Onların üzerine titriyordum. Kendi kendime, ?Onlarsız yapamam? diyordum.

Bazen haykırmak istiyordum ama olmuyordu. Sessizlik sanki çığlıklarımı içime hapsediyordu. Sessizlik, eylemsiz bir kötülüktü. İnsanın tüm acılarını yavaşça içine hapseden sessizlik. Aslında acıların hesabını sormak için beklenilen çığlığın tiz haliydi o.

Üzülme dedim kendime. Yüce Yaratan var yukarıda. ?Sonra da ailem var? diye söylendi gerçekçi yanım.

Bazen bakıyorum da insanlara, ne kadar da para düşkünü hepsi. Ne kadar da maddeci. Dünya malının gelip geçici olduğunu bir türlü idrak edemiyor zihinleri. Her şeyi paradan ibaret sanıyorlar. Kendi durumumdan çok onlara acıyorum.

Ben parayı seven biri değilim. Para kazanmaya daha on iki yaşımdayken başladım, televizyon satan bir mağazada çalışarak. İşe giderken tozlu yollarda attığım her adım, sanki geleceğimin bir göstergesiydi. Ben bu göstergeleri ´işaret taşı saydım´ çoğu zaman.

Şimdi kendi işimin başında, eşim ve çocuklarımla mutlu bir hayat sürüyorum. Bu dünyada hiç kimseye muhtaç değilim. Benim muhtaçlığım Yüce Allah´adır.

Eşim ve çocuklarım yanımda. Bir de Allah(CC) var. Öyleyse yalnız değilim!