Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Mustafa CAN


Bir Bayram Sabahına Uyanmak


Kıpır kıpır iç dünyasına güvenli bir limana girer gibi girdim. Zaman bayram sabahı. Sevinç sabahı. Tam da kelimenin gerçek manasıyla tasasız, gamsız ve rahat iç duygularımı yaşamakta olduğum an. Bayram gününe girişin ilk zamanındaki sabah ışıklarını gözlerimle dikiz ederken, serin, hafif esen sabah rüzgârını da ciğerlerime kadar çektim. Adımlarımı aheste bir şekilde atarken, yönüm şehrin en eski tarihi camisine doğru yönelmişti.

Ramazan topu bayram topunu beklerdi o zamanlar. Ramazanın son iftarında atılan top, bayram sabahı aynı topun sesiyle sona ererdi. Bayram başlar, çocukların sevinci katlanırdı misli misline. Şeker yerine bayram harçlığına dikilirdi gözler. Yaşlıların elleri öpülünce, büyüklerin ellerinin ceplerine gitmesini isterdik. Cüzdanın açılıp bayram harçlığını para olarak düşündüğümüz zamanlar.

Bayram topu patlamadı. Zaman o zaman değildi. Yaşlanmıştık. Harçlık bekleyen değil de, harçlık bekleyenlerin gözleri ellerimizin ceplerimize gidip gitmemesini gözledikleri zamandı şimdi.


Dün para bozdurdum. Hazırladım çocuk harçlıklarını. Gözlerinden öperek onları sevindireceğimi hesaba kattım. Şehir çakılı bir paslı çivi gibi geldi bana. Bir yerlerime çakılı bir paslı çivi. Canlanabilmek için, kendimdeki çocukluk diriliğini yakalamak adına yürüdüm. Sokakların akışına karşı koymadım. Yürüdüm. Yürüdüm. Merkeze çok uzak olmayan mezarlığa doğru yürüdüm.


Aynı soyadı taşıyan bir hayli insan vardı bir arada. Birlikte yaşayıp da uğurladıklarım. Yaşarken yaslandıklarım, dayanak yaptıklarım, içten ve gönül dolusu duygularını, sevgilerini, varlıklarını, imkânlarını paylaşanlar, üzüntülerim beni ezmeye başladığı anda teselli bulduklarım, bana yaptıkları ve verdikleri ne varsa karşılık beklemeyenler orada idi.


Dua ettim. İki dünya arasında kaldı düşüncelerim. Ölümü hatırlatan mezar taşları vardı. Bayrama bir gün vardı. Hüzünlü dua esnasında gözyaşları çıkageldi. Bunlar göç etmişler ve ben onların göçüne şahit olmuştum. Sonra birileri benim göçüme şahit olacaklar.


Hakikat bu mu derken, bir topluluk geliverdi, sessiz bir yürüyüşle birlikte. Ağlayanlar vardı. Gözyaşlarını dışarı akıtanların yanında, içine akıtanlarla birlikte gelenler vardı. Bayrama yetişemeyenlerden birini getirdiler. Tabutu taşıyanlar, bakışlarıyla önlerine eğilmiş yere bakarken, düşünceleriyle artık yaşamayanın bıraktığı hatıralara dalıp gitmiş gibiydiler.


Yarın bayram var, dedim ve yürüdüm. Şehre doğru ve sonra da çocukları sevindirmek için cebimdeki parayı ellerimle yokladım.


Benim sevindiğim zamandaki gibi, bayram sevincini yaşatacağım çocuklar biraz sonra bana yaklaşacaklardı. Ta gerilere gideceğim, çocukluğumu yaşadığım zamandaki bayramlara?


Bayram namazını kılınca, sokağa adımımı attım.


Niçin sevinçliydim? Elimi ilk öpen çocuğu nasıl kucakladım bilseniz. Bayram harçlığını verirken, sanki onunla yer değiştirmiştim.


Not: Bütün bayrama erişenlerin ve Türk İslam Alemi´nin Ramazan Bayramı´nı tebrik ediyorum.