Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Selim EROĞLU


BİR BERLİN DUVARI HİKAYESİ-1


Öğretmenliğe başladığım ilk yıllardı. Büyük bir heyecan ve azimle mesleğimi icra etme gayreti içerisindeydim.

Öğrencilerimle aramda pek yaş farkı yok gibiydi. Çoğu akranım sayılırdı, haliyle arkadaş gibiydik.

Çoluk çocuk, maişet derdi gibi gailelerim yoktu.

Ekseriya lise son sınıfların derslerine giriyordum.

Burası memleketin en başarılı ve en itibarlı okullarından biriydi. Öğrenciler ancak merkezi sınavda başarılı olmak şartıyla gelebiliyorlardı. Beş yüzden fazla yatılı öğrenci vardı. Talebeler, bilgide, çalışkanlıkta, efendilikte, zekâda, dostlukta-arkadaşlıkta çoğu âlime taş çıkartırdı.

Öğretmen kadrosu da hakeza ehliyetli ve tecrübeli eğitimcilerden teşekkül etmişti. Her birisi branşının ehliydi.

Burası, Isparta-Gönen Anadolu Öğretmen Lisesi´ydi.

Ben de bu okulun yeni atanmış, genç, idealist bir edebiyat öğretmeniydim.

Bir ara Müdür Bey´in de teşvikiyle sınıflar adına birer duvar gazetesi çıkarmaya karar verdik. Her sınıf edebi birikimini duvar gazetesinde ortaya koyacaktı.
Teknoloji bu kadar gelişmemişti. Bütün yazılar, resim, karikatür gibi dokümanlar elle hazırlanıyor, yazılıyor ve duvar gazetesinde yayınlanıyordu. Sınıf gazeteleri her hafta kendilerine ait panoda sergileniyor ve bir hayli okunuyordu. Köşe yazarlığı yapan ve fikirleriyle bütün okulu etkileyebilen, kalem erbabı bile çıktı. Gazeteler vasıtasıyla sınıflar arasında tatlı rekabetler, atışmalar ve sataşmalar oluyordu.

Tabii yönetmenlik gereği bütün yazılar ?İnceleme Kurulu´nun? onayından geçiyordu. İnceleme Kurulunun onay vermediği yazılara gazetelerde yer vermiyorduk.

Beğendiğimiz yazıları derslerde örnek metin olarak tahlil ettiğimiz bile oluyordu.

Yaptığım işten büyük haz almaya başlamıştım, ne de olsa mesleğimi severek yapıyordum.

Günler, haftalar, aylar sürüp giderken bir gün beklenmedik bir hadise oldu. Müdür Bey beni ders ortasında odasına çağırdı. Müdür Bey ellisini geçmiş, kendi tabiriyle on yaşından beri bu okulda bulunuyordu. Yani Müdürün öğrenciliği de bu okulda geçmişti. Okulun hem Müdürü hem en tecrübelisi hem de en kıdemlisiydi. Bu özelliğini her konuşmasında üzerine basa basa dile getirmekten büyük mutluluk duyardı.

Davete icabet ettim, dersi bırakarak Müdür Bey´in odasına gittim.

-?Buyurun Müdür Bey, beni çağırmışsınız? dedim.

Müdür Bey daha otur bile demeden ?duvar gazetesindeki yazıyı gördün mü? dedi.

-?Evet, bütün yazıları gördüm, hatta görmekle kalmadım, hepsini okudum? dedim.

-?Ne yazdıklarını görmedin mi??

Anlaşılan Müdür Bey bir şeyden işkillenmişti ama ben neyi kastettiğini pek anlamamıştım.

-?Neyi hocam? diye sordum.

-?Öğrenciler ´Berlin Duvarını yıkacağız´ diye yazmışlar. Nasıl görmezsin? dedi.