Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Selim EROĞLU


BİR DEYİMİN HİKAYESİ


Mevlana, alçak gönüllülükte toprak gibi olmaktan bahseder. Neden böyle bir benzetmede bulunmuştur diye hep düşünmüşümdür.

Şu sonuca vardım. Çünkü toprak her şeyi kabul eder.

Gökten ne yağdı da yer(toprak) kabul etmedi, diye bizim bir inancımız vardır. Toprağın kabul etmeyeceği hiçbir şey yoktur anlamında kullanırız.


?Onu toprak bile kabul etmez´´ dediğimizde her şeyin bittiği andır. Artık pespayeliğin bundan ötesi yoktur.


Dünya hırsının geldiği son merhalede doyumsuz insanlar için ?gözünü toprak doyursun´ deriz. Yani bu derece bir hırsın, tamahkarlığın sonu ancak ölümdür demek isteriz.


?Gözünü toprak doyursun´´ tabirinin hikayesini bir yerlerde okumuştum. Okuyunca şahsım adına çok istifade ettim.


Hem malumat sahibi olmak hem de ibret almak için sizlerle paylaşmak istedim:


?Halinden, yoksul olduğu anlaşılan bir adam, deniz kenarında oltayla balık tutuyordu. Bihikmetin oradan geçmekte olan ülkenin padişahı, bu gariban adamla ilgilendi ve ona:

?Oltana ben burada iken ilk takılan şey ne olursa sana onun ağırlığınca altın vereceğim´ dedi.

Biraz sonra oltaya takıla takıla ortası delik bir kemik takıldı. Hükümdar, balıkçıya:


?Ne yapalım, şansın bu kadar, oltana ağır bir şey takılmadı´ diyerek alıp sarayına getirdi.


Saraya varınca adamlarına, balıkçıya elindeki kemiğin ağırlığınca altın vermelerini emretti. Kemiği terazinin kefesine koydular, öbür kefesine de altın koymaya başladılar. Beş, on, yirmi, elli diyerek altınları koydular ama kemik yerinden oynamıyordu. Görünüşte beş on altını zor tartar göründüğü halde, tahminlerin on misli üzerinde altın koydular, kemik bana mısın demedi. Altını doldurmaya devam ettiler, terazinin kefesi doldu taştı ama kemik tarafı yerinden kımıldamıyordu. Bunda bir sır olduğunu anladılar. Bir alimi çağırıp bu sırrın ne olduğunu sordular. Alim, kemiği şöyle bir eline alıp baktıktan sonra şu açılamada bulundu:


?Bu kemik, açgözlü bir insanın göz çukurudur. Siz bunu tartmak için bütün hazineyi koysanız yine de yerinden oynamaz. Çünkü doymaz. Ama bir avuç toprak bunu doyurur..´


Nitekim bir avuç toprak alıp terazinin kefesine koydu ve kemik yukarı kalkıverdi.´´


İŞTE BÖYLE.


Sağlıcakla kalın.