Bugün, 23 Nisan 2024 Salı

Zeki ORDU


BİR SEYAHATE BAŞLARKEN


Aslına bakarsanız bu seyahatin yazılacak çok tarafı var. Kısmetse kapsamlı bir çalışma yapmayı düşündük. Şayet zihnimiz bize ihanet etmez, kalemimiz bir tutukluk yapmaz, Şeyhimiz ?himmetini? esirgemezse; bir çalışmanın içine gireceğiz.

Ünye Yunus Emre Kültür ve Eğitim Derneğinin ?Biz ve Yaban, Yunus´ta Tamam? adıyla projelendirdiği ve Ünye Belediyesinin desteklediği seyahatimiz 20 Nisan akşamı Ünye´den başlayıp; gidiş dönüş hariç dört gece, beş gündüz devam etti.

Sabah Hacı Bayram Veli Camiî´nde kılınan sabah namazı ile Kültür Turizmi başlamış oldu. Yunus Emre´nin ?Ben giderim yane yane´ dediği gibi biz de Yunus´un yollarına revan olduk. Yolumuz üzerinde kısa molalarda muhit ile ilgili kısa bilgiler edindik. Ancak işimiz çok, yolumuz uzun fakat zamanımız kısıtlıydı.

Teferruatını daha sonra yazacağım bu seyahatin ana hatlarını, eskilerin tabiriyle ?mukaddimesini/ön söz? yapacağım.

Türkiye Cumhuriyeti Başkenti Ankara´dan çıkıp Osmanlı Başkenti Bursa´ya hareket ettik. Yol üzerinde Yunus Emre ile ilgili yerlere uğradık. Sonunda Eskişehir´e vasıl olduk. Orada yazar Mustafa Özçelik ile buluşup bize şehri tanıtacağını söyledi.

Biz Eskişehir merkezinde dolaşırken enerjimizin yeterince azaldığını fark edip, kendimize yer aradık. Bu arada iki genç kızın ellerinde bilmediğimiz tatlıları oradan geçenlere ikram ediyordu. Aslında tanıtım amaçlı olan bu ikram benim ilgimi çekti. Öyle ya önce tadacak beğenirsen satın alacaksın. Bilmediğin bir tat veya lezzetle karşılaşmayacak hür iradenle tercihini yapacaksın.

Bizim buralarda (Karadeniz´de) pek alışık olmadığımız bir tanıtım şekliydi. İçimden onlarla konuşmak geldi. En azından konuyla ilgili bilgi almalıydım. Öyle ya yazılacak konular arasına bir çeşni daha katmış olacaktım.

Adlarının Selinay Asman ve Gizem Yıldız olduğunu öğrendiğim iki genç bize elindeki tatlılardan ikram etti. Ne yalan söyleyeyim onlardan birini satın aldım.

Selinay Asman ve Gizem Yıldız ?Mustafa zade? lokumlarının tanıtımını yapıyordu. Aslına bakılırsa iyi de ediyorlardı. İl dışından gelenlere yerli ürünlerin tanıtılmasının milli kültürümüze katkısı olduğuna inanmışımdır. Ülkenin zenginlikleri diğer yerlerde de tanınır bilinirse hem ticari hem de kültürel olarak ülke tanıtımına katkıda bulunmuş oluruz.

Selinay ile Gizem üniversite öğrencisi. Boş vakitlerini böyle değerlendiriyor. Hem de hayatın içinde bazı şeylerin farkına varıyordu. Mesela Ünyelerden gelip onlarla tanışmış olmak bile iki taraf için de önemli.

Biraz sohbet ediyoruz iki genç hanımla. Hayata dair beklentileri var haliyle. Kendilerine bu hatırayı ölümsüzleştirmek için sadece fotoğraf çektirmiyor onlara konuyu yazacağımı da söylüyorum. Ancak şimdi hangisi olduğunu bilmediğim biri ?Benim doğum günüm 5 Mayıs, o zamana yetişir mi?? diyor. ?Zor ama elimden geleni yaparım? diyorum. Yazı 5 Mayıstan önce yazıldı
yazılmasına da ellerine ne zaman geçer bilmiyorum. Hangisi olduğunu bilmediğim o gencin doğum gününü buradan kutluyorum. Gazete ellerine geçince okurlar artık.

Daha sonra şehri dolaşıyoruz. Herkes sevdiklerine hediyeler alıyor. Tabiî ben de bu kervana katılıyorum. İnsan gurbette sevdiklerinin kıymetini daha iyi anlıyor. Şair boşuna dememiş ?Gurbet o kadar acı ki ne varsa içimde? diye. Biz de içimizdekileri içimizde bırakarak yola devam ediyoruz.

Bu arada Türk Dünyası Bilim ve Kültür Merkezini gezdiriyor Sayın Mustafa Özçelik Beyefendi. ESMİNYATÜRK ilgimizi çekiyor. Bir değil birçok yazının konusu. Dedik ya bu bir giriş yazısı.

Eskişehir´de zamanımız doluyor ve Bursa´ya yola çıkıyoruz.

Gidiyoruz ?yane yane??