Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Zeki ORDU


BİR YUDUM SU İLE BİR AVUÇ TOPRAK HASRETİ

Hava, su ve toprak? Hayatın olmazsa olmazlarından. Biri diğerinden değerli.


Hava, su ve toprak? Hayatın olmazsa olmazlarından. Biri diğerinden değerli.
Attığımız her adım, aldığımız her nefeste pay sahibi unsurlar.
Bir yaz mevsiminde, sıcağın buram buram olduğu bir vakitte, gözlerinizin karşı dağların üzerinden ufku seyrettiği bir halde; serinlemek için içtiğiniz bir bardak temiz suyun nasıl o hale geldiğini biliyor musunuz?
Havanın kirlendiğini ilk söyleyen kişinin akli melekelerinden şüphelenildiği, dikkatli olunmazsa sularımızın hem kirlenip hem de azalacağını söyleyenlere karşı nasıl bir ukalaca tavır takınıldığını biliyor musunuz?
Peki, bir zamanlar İstanbul´da hava kirliliğine tedbir olarak; trafiğe çıkan araçlarda tek ve çift plaka uygulandığını kaç kişi hatırlıyor?
Gittikçe suyu azalan göllerimizin, kuruyan derlerimizin, asit yağdıran yağmurların ne zamandan beri bu tehlike ile karşı karşıya geldiklerini kimler biliyor?
Bütün bu olanlar kendi kendine mi olmuş; yoksa bu duruma insanların da ihmali olmuş mu? Kendi elleriyle kirlettiği havayı, suyu ve toprağı şimdi nasıl eski haline getirme çabası işi işten geçmek üzereyken fark edilmiş; insanoğlu geleceğini kurtarmanın yollarını aramaya başlamıştır.
Bu mesele hayati önem taşımaktadır. Bu konuda toplumun bütün kesimleri acilen bilgilendirilmelidir. Sadece öğretmenlerle bu işler arzu edilen hale gelemez. Devletin bütün kurumlarının, radyo, televizyon, basın ve yayının burada işbirliği yapması gerekmektedir.
Tarım ve Hayvancılı Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşları el ele vererek bu meseleye bir hal çaresi bulamalılar. Yoksa bir yudum temiz suyla bir avuç verimli toprağa hasret kalacağız.
Terme´de 10-13 Ocak tarihlerinde yapılan ?Ekoloji Okur Yazarlığı? semineri bunu bizlere bir kere daha göstermiştir. Konu fevkalade isabetli seçilmiş, sunumu yapan meslektaşımız Hayriye Aytunç Hanımefendi de başarı ile sunmuştur. Burada sunucunun eğitim camiasından olması da başarısını artırmıştır. Her şeyden önemlisi Hayriye Aytunç Hanımın anlattıklarına kendisinin inanmasıdır. İşte bu sebeple bizler üzerindeki tesiri de o kadar olumlu olmuştur.
Ancak yetmez?
Bu konuyu halka indirgemenin bir yolu olmalı. Daha geniş kitlelere ulaşılmalı. Daha çok kişi ve kişilerin dikkati çekilmeli. Eğer her gün 4000 çocuk temiz su kaynağına ulaşamadığı için ölüyorsa, her gün yüzlerce canlı türü dünyamızdan kayboluyorsa, her gün binlerce metreküp toprak erozyon ve yanlış uygulamalar yüzünden kaybediliyorsa, sıra bize yani biz insanlara gelmiş demektir.
Bu sebeple:
Yetkili bakanlıkların etkisini göstermesi,
Sivil toplum kuruluşlarının bu konuya öncülük etmesi,
Bası yayını daha duyarlı olması,
Ve hemen faaliyete geçilmesi bir zarurettir.
Ve toprak:
?Refahla felaket arasında yarım metrelik bir üst toprak vardır ve bu toprağı dibine kadar sürüp geçen uygarlıklar yok olur.?
?Her şey ondan gelir ve ona döner.?