Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Bir `anlayış` Meselesi

Bir `anlayış` Meselesi


Bir yeri önceden gezmiş olsanız da, her gidişte yeni bir şey görüyor, yeni şeyler öğreniyorsunuz. Çankırı-Safranbolu gezimizde de öyle oldu.
Safranbolu evleri denilen turizme açık bölge, bugünkü asıl yerleşim yerinin biraz uzağında bulunuyor. Eski Safranbolu; hükümet konağıyla, cezaevi ile, Saat Kulesi ile, Kaymakam Konağı ile ve de eski evleri ile ayakta duruyor. Yeni Safranbolu ise buradan neredeyse 3 km mesafede.

Yeni şehir kurulurken nasıl olmuş da eski şehir aynen muhafaza edilmiş? Hayret etmemek elde değil. Bizim ve birçoğumuzun yaptığı gibi, “Şu eski binayı yıkalım da yerine şöyle görkemli bir apartman dikelim” dememişler. Eski Safranbolu`da bir tane bile yeni tip apartman yok.
Burası bir yerleşim yeri iken ve evlerde insanlar yaşıyorken yeni şehre geçiş nasıl olmuş? Mülk sahiplerinin hepsi ileri görüşlü mü imiş? Nüfus çoğalınca yeni bir bölge seçip oraya taşınmak, orada bir şehir kurmak, vatandaşların fikri mi yoksa bir devlet politikası mıdır? Ben işin içinden çıkamadım. Bir bilene de soramadım. Bu konuda bilgisi olan varsa beni de aydınlatsın.

Bugün müze olarak kullanılan eski hükümet konağını gezdik. Konağın alt katı da müze. Buraya `eski sanatkarlar` ya da `eskiyen sanatlar` müzesi diyebiliriz. Terzisi, semercisi, sıcak demircisi, lokumcusu ve şu anda hatırlamadığım geçmişin daha nice sanatkârları orada. Her sanatkârın mankenini yapmışlar. Hepsi o günkü kıyafetleriyle işinin başında.

Bunları görünce, “Neden bizim ilçemizde böyle bir müze yok?” diye düşündüm. Yapmak çok mu zor? Terme gibi düz ve arazisi geniş ovada ilçe müzesi için ayrılacak bir dönümlük alan bulunamaz mı? Bu arsa üzerine bir bina dikmek, kaç havuz bedeline eşdeğerdir?
İçini ne ile mi dolduracağız? En basitinden, vatandaşın kullanmayıp sokağa attığı kömür ütüleri, pilli- bataryalı radyolar, gaz lambaları, camlı lambalar, bakır el yıkama leğenleri… çok mu pahalıdır? Biraz daha bugüne yaklaşırsak, evde koyacak yer bulamadığımız manyetolu telefonlar, siyah- beyaz televizyonlar ve hatta bugün `takoz` diye dalga geçilen o ilk cep telefonları artık müzelik olmadı mı? Ya kağnılar, karasabanlar?..

Müteşebbis ve geçmişe değer veren bir iş adamımız bile bunu yapabilir. Müzeyi düzenleyecek uzman konusuna gelince, yardımcı olacak kişileri bulmayı, arkadaşlarımla birlikte ben üstleneceğim.
Bunu yazmanın tam da sırası diye düşünüyorum. Malûmunuz, önümüzde mahalli seçimler var. Allaha şükür, aday adaylarımız bol ve bana göre nitelikli insanlar. “Acaba programıma almadığım Terme`nin ihtiyacı olan bir proje kaldı mı?” diyecek olanlara duyurulur. İşte size proje: Terme`ye bir kent müzesi kazandırmak.

Safranbolu bizi etkiledi. Evleri kadar anlayışları da etkiledi. Geziye katılan öğrencilerimiz de zaten öyle söylüyor. İnci Bayar, “Tarihi yerler çok güzeldi. Hele Safranbolu`ya hayran kaldım” derken, Kader Akdal da “Safranbolu`daki evlerin mimari yapısı ve görünüşü çok hoşuma gitti. Bir de, 215 yıllık saat kulesinin bu zamana kadar çalışmasına ve ona sahip çıkılmasına şaşırdım. Saat kulesinin bakımını gönüllü olarak yıllardır yerine getiren yaşlı amcayı da çok tebrik ettim” diyerek duygularını dile getiriyordu.

Müzede bir devrin tanınmış şekercisi Hidayet Sezer`in ayrı bir yeri var. Onun ticaretteki 3T kuralını, dükkanının duvarına astığı levhada bu gezi sırasında bir kere daha okuduk:
1.Temizlik, 2.Terazi, 3.Tatlı dil.

Günümüz esnaflarından bazılarının da bir Safranbolu gezisi yapmalarını ve Hidayet Usta`nın bu üç kuralını okuyup, kendilerine düstur edinmelerini dileriz.
İyi haftalar.