Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Bir çay, lütfen!

Bir çay, lütfen!


Bu sözü kim bilir kaç defa söylediniz?
Yemekten ziyade, garsondan çay istemiş, bir dostunuza, bir misafirinize en çok çay ısmarlamışsınızdır. Belki “Bir çay” demediniz. İsterseniz “İki çay, üç çay, beş çay” demiş olun; nihayetinde isteğiniz, ikramınız çaydır.

Çay sohbetlerin has konuğu, sofraların baş tacıdır. Onsuz sohbetin tadı olmaz. Zaten onsuz sohbet de olmaz.
Çay sudan, ayrandan, gazozdan, hatta coca coladan daha fazla içilir.

Şehrimizde `gazoz ocağı` yoktur ama `çay ocağı` vardır. Mahallemizde ayran evi yoktur lâkin `Çay evi` vardır. Gezerken, bir iş için koştururken yorulanın soluklanmak için arayacağı ilk yerlerden biri çay ocağıdır.
Çay, bir sıcak içecektir. Kimileri ona farklı isimler, güzel sıfatlar yakıştırırlar.

Bazıları, “Bize iki çay; tavşan kanı olsun!” der.
Havuzbaşındaki eski çaycılarımızdan Davut da çaya değerini verenlerdendi. O, müşterisine çay getirdiği zaman “Çay değil bu, ilâç mübarek ilâç!..” derdi. Davut şimdi Evci Garajındaki müşterilerine ilâç dağıtıyor!
`Çocuklar Duymasın` dizisindeki Çaycı Hüseyin`in, çay servisini haber verirken çıkardığı nidayı hatırladınız mı?
“Çaylarrrr!!”

Eski molalarda muavinlerin anonsu hâlâ kulaklarımızda çınlıyor:
“Karanfil firmasının sayın yolcuları! Otobüsünüz 20 dakika çay ve ihtiyaç molası vermiştir. Çaylar şirketimizin ikramıdır. Afiyet olsun!...”

Şimdilerde çaylar şirketten değil ama yine de çay, molaların baş konuğu olmaya devam ediyor.
Bazı öğrenciler sınav biter bitmez öğretmenin başına üşüşür. “Hocam, ne olur benim kağıdımı şimdi okuyun. İki dakika sürmez” derler. Ama bazıları da öyle değildir. Sağlık Meslek Lisesi`ndeki öğrencilerimden Zeynep Demir, “Hocam, benim sınav kâğıdımı akşam evde çay içerken okuyunuz” derdi. Bu ifadesiyle Zeynep, aynı zamanda kendi sınav kâğıdına da bir değer katmış oluyordu.

“Çay ile şiir dosttur” dersek herhalde yanlış olmaz. Şairler çayı sever. Çay sevilince onun üzerine şiirler yazılması da doğaldır. Mehmet Aycı`nın `Çay Güzeli` isimli şiirini buna örnek verebiliriz. Aycı, şiirinin `Karadeniz Havası` bölümünde çaya da yer vermiş:
“Rizeden mi celeysun da rengin kırmızi midur?
Fokur fokur kaynaysun da çektiğin sızı midur?
Horon mu tepeyusun da böyle çok oynayusun?
Ha uşak sendeki hız da Temel`in hızi midur?”

Üstat Necip Fazıl Kısakürek de şiirlerinde çaya yer verenlerdendir. O da, `Zindandan Mehmet`e Mektup` şiirinde çaydan söz etmiş:
“Çaycı getir, ilâç kokulu çaydan,
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını, zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!”

Sigara gibi, çayın da tiryakileri vardır. Tiryakiler için çay aranan ve arandığında en kısa zamanda bulunması gereken bir temel ihtiyaçtır. “Bir sıcak simit ve yanında bir bardak çay olsun, başka keyfim olmasın” diyenler az değildir. Bu, karın doyurmak değil bir zevktir. Üstelik de keseye uygun bir zevk!. Ekonomistler bile maaşlara zammı, çay ve simitle ölçer; “Bununla kaç simit alınır, kaç çay içilebilir?” derler.
Bir sohbette çay varsa o sohbet uzar gider. Ben de bir özlü söz ile bu sohbete katkıda bulunayım!

“Bir çay nafile. İki çay kaide. Üç çay cana ancak faide. İç 4`ü, at derdi. Çıkarsan 5`e, var git
15`e…”
Bugün 1 Ocak 2014. Yani yeni bir yıl başlıyor. Yeni yılın hakkımızda hayırlara vesile olmasını diliyorum.