Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Bir Gürcistan hikâyesi

Bir Gürcistan hikâyesi


Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov`un Glasnost (açıklık) ve Perestroyka (yeniden yapılanma) politikalarının bir sonucu olarak Sovyetler Birliği`nin dağılmasından sonra kurulan cumhuriyetlerden biri olan Gürcistan, 28 Nisan 1991 tarihinde bağımsızlığını ilân etmiş bir devlettir.

Uzun süre Gürcistan ile sınır geçişimiz olmadı. Nihayet rahmetli Turgut Özal`ın `açılım` politikasının bir sonucu olarak Sarp sınır kapısı açıldı ve karşılıklı geçişlere izin verildi. Kapı açılır açılmaz Gürcülerin ülkemizi nasıl mesken tuttuklarını hepimiz hatırlıyoruz. Haliyle Türkler de bu serbestlikten nasiplendiler. Bazıları hem de pek çok şeylerini kaybederek. Yine de biz onlar kadar bu geçiş hakkını rahat kullanamadık.

Bizim Gürcistan`ı gezme hikâyemiz 7 sene öncesine dayanır. Selim Eroğlu ile çıktığımız bir Trabzon- Ayder öğrenci gezisi sırasında, Ardeşen`den Samsun yönüne dönecek yerde, proğramda olmamasına rağmen ani bir kararla doğuya yönelmiş ve Sarp sınır kapısına kadar gelmiştik. Hatta bir ayağımızı sembolik olarak Gürcistan topraklarına bile basmıştık. Görevliler daha ileri geçmemize izin vermemişlerdi. Zaten bizim geçiş için bir hazırlığımız ve niyetimiz de yoktu.

Bir zamanlar sınırın farklı tarafında kalan akrabalar, karşıdan karşıya birbirlerini görürken en yakın sınır kapısından geçemiyorlar, Ankara`ya gelip oradan Rusya`ya uçmak zorunda kalıyorlardı. Aynı durum Gürcüler için de geçerliydi. Ama artık geçiş kolaylaşmıştı. Önce pasaportla Sarp`tan geçildi. Sonra da geçiş için 1.00 TL ve nüfus cüzdanını göstermek yeterli oldu. Ancak zamanla insanımız tarafından bu kolaylık kötüye kullanıldı. Geçiş harcı artırıldı ve başka kurallar getirildi.

Nihayet geçen yıl Sağlık Meslek Lisesi öğretmenlerinin hazırladığı Gürcistan Gezisi plânı, bir söz ile üzerimizde kaldı. Hayli de mesafe katetmiştik. Ancak listede yer alan bir arkadaşın yakınının son anda hastalanması, planımızı bozdu. Ona bağlı olarak zincirden başka halkalar da ayrıldı ve gezi gerçekleşmedi.

Bu sene plânladığımız Erzurum- Van öğrenci gezisine yeterli katılım olmayınca, daha az masraflı ve daha kısa süreli olan Gürcistan gezisini askıya çıkardık. Belli oranda ilgi de gördü. Ancak son anda verilen bilgiler, Gürcistan`a öğrenci geçişini hemen hemen imkansız kılıyordu. 18 yaşından küçüklerin sınırı geçmesi, şu şartlara bağlanmıştı:

a)Yanında hem annesi hem de babası olacak,
b)Çocuğun yanında ebeveynden biri varsa, diğeri noterden taahhütname verecek,
c)Ebeveynin ikisi de çocuğun yanında yoksa ikisi de taahhütname verecek
d)Pasaport varsa başka şart aranmayacak.

Haliyle bu şartlarda hiçbir öğrenciye geziye gitmeye yanaşmadı.

Bu şartları öğrendikten sonra öğrenci gezisini öğretmen gezisine dönüştürdük. Öğretmen ve eşleri ile belli sayıya ulaştık. Sonra öğretmenlerin yakınları veya arkadaşlarının katılımıyla kadroyu tamamladık. Ben burada geziye katılan herkese katılımlarından dolayı teşekkür ediyorum. Onların iki veya üçünün eksik olması, diğerlerinin masrafını artıracak veya gezi yapılamayacaktı.

Hazırlıklar tamamlandı ve 06 Haziran Cuma akşamı saat 22.40`ta kafile Terme Cumhuriyet Meydanı`ndan hareket etti. Okulumuzun emekli Resim öğretmenlerinden Emine Şahin ile kızı Büşra Ünye`de, öğretmen Enver Makar ve eşi Nefise

Hanım Fatsa`da kafileye katıldılar. Böyle 19 kişilik kadromuz tamamlanmış oldu. “19 kişi” ifadesine sitem gelmeden ben açıklayayım. Hakan- Hatice Öztürk çiftinin küçük kızları 4.5 yaşındaki Göksena Yağmur da yolcular arasındaydı.

Gecenin geç vaktiydi. Ordu Nefise Akçelik tünelini geçtikten sonra uyumuşum. Bir ara Piraziz şehir giriş levhasını da gördüğümü hatırlıyorum. Ne kadar uyumuşum bilmiyorum, gözümü açtığımda kaptan bir kavşağı dönüyordu. Sonra yolun deniz tarafına geçti ve geniş alana park etti. Burası tanıdık bir yerdi. Bir caminin bahçesiydi. Dört sene önce yine bir Trabzon gezisi sırasında sabah namazı için burada mola vermiştik.

Henüz sınır kapısına gelemedik. Gelecek sayılarda buluşmak dileğiyle.