Bugün, 23 Nisan 2024 Salı

Selim EROĞLU


BİR NASİHAT BİN AKÇE..!

BİR NASİHAT BİN AKÇE..!


Yıllar önce, çak uzaklarda bir adam varmış. Bu adam çalışmak gayesiyle çok uzaklara gitmiş ve senelerce çalışmış. Sonunda memleketine dönme zamanı gelmiş. Bu çalışma esnasında toplam 3000 bin akçe biriktirmiş ve evinin yolunu tutmuş. Hedefe doğru giderken yolu büyük bir şehirden geçmiş. Yolda yürürken köşe başında birisi “ bir nasihat bin akçe, bir nasihat bin akçe” diye bağırıyormuş. Adam düşünmüş, nasıl olur da bir nasihati bin akçeye satarlar. Ben yıllarca çalıştım ve ancak 3000 bin akçe biriktirebildim. Bu işe pek aklı ermemiş ama merak işte. Duramamış ve adama bin akçe vererek bir nasihati satın almış.


Nasihat :”kaderde ne varsa o çıkar” imiş. Yoluna devam etmiş. İleride köşe başında yine başka bir adam bağırıyormuş “bir nasihat bin akçe “ diye. Adam yine dayanamamış, bin akçe de o adama vermiş ve ikinci nasihati satın almış.
İkinci nasihat de, “gönül kimi severse güzel odur” imiş. Son kalan bin akçesi ile de yoluna devam etmiş.

Tam şehrin çıkışında yine bir adam, bir nasihati bin akçeye satıyormuş. Adam bir parasına bakmış bir de nasihati satana. Dayanamamış ve son kalan parasıyla da o nasihati satın almış. Son nasihat de “hiçbir iş aceleye gelmez” şeklindeymiş. Çaresiz beş parasız yoluna devam etmiş.

Şehrin çıkışında büyük bir kalabalıkla karşılaşmış. Kalabalık telaş içindeymiş. Yaklaşmış ve oradan birisine neler olduğunu sormuş. Oradan birisi demiş ki: “Burada şehrin tüm su ihtiyacını karşılayan bir kuyu var. Canavar suyu tutmuş göndermiyor. Aşağıya kim indiyse çıkamadı. Şimdi herkes korkuyor aşağıya inmeye…

Adam düşünmüş veilk satın aldığı nasihat aklına gelmiş. “ Kaderde ne varsa o çıkar.” Aşağıya inmeye karar vermiş.
İnince canavar hemen yakalamış ve yerine götürmüş. Demiş ki: “ Buraya gelenlerin hepsine bir soru sordum bilemediler. Eğer sen bilirsen seni serbest bırakırım. – Bir dizine dünya güzeli bir kadın, öbür dizine de bir kurbağa koymuş. Söyle bakalım, hangisi güzel ,” demiş.

Adam düşünürken aklına ikinci aldığı nasihat gelmiş ve “gönül kimi severse güzel odur” demiş.
Bu cevap canavarın çok hoşuna gitmiş. Zira canavar kurbağanın gözlerine aşıkmış. Adamı salmış ve suyu serbest bırakmış. Adamı almışlar, krala götürmüşler ve ağırlığınca altın vermişler.

Adam sevinçle yoluna devam etmiş ve nihayet evine varmış. Evinin camından içeri bakmış. Bir dce ne görsün? Karısı diz dize birisiyle oturuyor. Hemen kılıcını çekmiş ve tam içeri girerken üçüncü nasihat aklına gelmiş. “HİÇBİR İŞ ACELEYE GELMEZ.” Kılıcını kınına koymuş ve içeriye girmiş. Hoş beşten sonra karısına o genci sormuş.
Kadın da ,” bey, sen gittiğinde ben hamileydim ve bir oğlumuz oldu, bu genç senin oğlun,” demiş…

Bu nasihati bol hikayeyi çocukluğumda büyüklerimden çok dinlemiştim. Hayat denen bu yolda çok işime yaradı. Yıllar sonra bir kitapta rastlayınca rahmetli olan büyüklerimi hatırladım. Onları bir kez daha hayırla yad ettim. Şifahi kültürümüzle yazılı kültürümüzün pek de farklı olmadığını gördüm.

Kıssadan hisse, anlayabilene
Sağlıcakla kalın.