Bugün, 23 Nisan 2024 Salı

Seyfi GÜNAÇTI


Bir Samsun günlüğü

Bir Samsun günlüğü


Bir evvelki yazımda Samsun`dan bir kesit sunmuş ve Seyyid Kutbeddin Külliyesi hakkında birkaç kelâm etmiştim. O günkü gezintim Seyyid Kutbeddin`le sınırlı kalmadı.
Türbe ve camiyi ziyaretten sonra Bulvar Caddesi ile doğuya doğru yürürken karşıma Mater Delorosa Katolik Kilisesi çıktı. Çoktandır merak ettiğim bir konuyu öğrenmeye karar verdim. Bilmem siz hiç merak ettiniz mi, “Bu kilise nereye bağlıdır? Kim ilgilenir?” diye.

1995`den beri öğrencilerle yaptığımız Samsun gezilerinde fırsat buldukça bu kiliseyi de ziyaret ederdik. Öğrencilerle önce Site Camisi`ni gezer sonra kiliseyi görürdük. Böylece öğrenciler cami ile kilise arasında bir kıyaslama yapma imkânı bulurdu. Belki de hayatında ilk defa bir kiliseye girmiş olurdu. Hoş, camiye ilk defa girenlerimiz yok değildi. Bir keresinde öğrencileri Site Camisi`nin ikinci katına çıkarmıştım da kız öğrencilerden birisi, “Ne kadar güzelmiş burası! Hayatımda ilk defa camiye giriyorum” demişti. Ondan cesaret almış olmalı ki, bir başkası da aynı şeyi söylemişti.

Bazıları öğrencileri kiliseye götürmemi yadırgıyor. Kilise çevresindeki esnaf da öyle düşünüyor sanırım. Çünkü biz içeri girmek için kilisenin kapısında beklerken çevredeki esnafın üzerimize çevrilen gayrı memnun bakışlarını görürdüm. Ben bu görüşte değilim. Bir şey hakkında bilerek, nesneyi görerek konuşmak; sadece okuyarak edinilmiş bilgilere dayanarak yorum yapmaktan daha iyidir, diye düşünüyorum.

Kilisenin rahibi Pierre Brunissen ülkesine döndükten sonra buranın ayarı bozuldu. Bir keresinde görevli rahip huzurumuza çıkmadı. Genç görevli de öğrencilere kaba davranmıştı. 3-4 senedir kilisede görevli bulamıyoruz. Merak ettim, “Acaba bu kilise nereye bağlıdır? Son görevli ülkesine dönerken anahtarı kime teslim eder? Bir Türk makamına bilgi vermek zorunluluğu var mıdır?..”

Geçen yıl konuyu araştırdım. Kültür Müdürlüğü, “Bize bağlı değil” dedi. Bir vali yardımcısına gittim, o da bu konuda bilgisi olmadığını söyledi. Ama bir yol gösterdi; “Emniyet Müdürlüğüne bilgi vermeleri gerekebilir” dedi. İl Müftülüğü dahil, başvurduğum hiçbir resmi kurum bana doyurucu bir bilgi veremedi.

İşte nihayet kilisenin yanındayım. Belki vatandaş bir ipucu verebilir diye onlara soracağım. İlk başvurduğum kilisenin hemen karşısındaki eczane görevlisi konu hakkında bilgisi olmadığını söyledi. Pek ümidim olmasa da, kilise duvarına bitişik taksi durağı şoförlerine yanaştım. Şoförlerden birisi, “Papaz buranın anahtarını Trabzon`a götürdü. Herhalde oradaki kiliseye teslim etmiştir” dedi. Hani, “Benim vatandaşım en iyisini bilir” derler ya, aynen öyle oldu. Resmi kurumlar bile böyle bir ihtimalden söz etmemişlerdi.

Bir bilgi almış olmanın rahatlığı ile yürümeye devam ettim. Eski Tekel binasındaki Teknosa Mağazasına girdim. İkinci kata çıktım. Daha önce aldığım bir malın fatura örneğini isteyecektim. Görevli, “İleride solda asist var, oraya sor” dedi. Mağazalarda `asist` görevlisini ilk defa duyuyordum. Doğrulamak için “Asist dediniz değil mi?” dedim.

Bu asist de neyin nesiydi? Az çok bu kelimeyi duymuştum. Bazı futbol yorumcularımız `gol pası` yerine asist demeyi bir bilgelik göstergesi sayıyorlardı. İyi de `asist`in mağazada ne işi vardı?
Tarif edilen yere gittim. Gerçekten tezgahın yan tarafında dikine yazılmış `Teknosa Asist` levhası duruyordu. Anladım ki bu tezgah, müşteriye yardım bölümü. İşimi hallettikten sonra görevliye, “Asist ne anlama geliyor?” diye sordum. Biraz düşündü. Herhalde o da kelimenin manasını tam olarak bilmiyordu. Sonra, “Müşteri Hizmetleri, galiba” dedi. Madem öyle, neden `TeknosaMüşteri` yazmıyorsun? Adamın suçu yok, o bir çalışan.

Bu arada yarıyıl tatilinde Bilgi Pınarı dergisinin ikinci sayısını okuyup bitirdim. Okumamış olanlara tavsiye ederim. Güzel yazılar var. Meselâ `Dr Senai Demirci ile Söyleşi`, meselâ Recep Aydemir`in `Karadeniz` şiiri, meselâ `Soğancılarla Geçmişe Yolculuk`…

Bir de `Dekorasyon` başlıklı yazı var. Yazarımız, yazının bir yerinde “Lüks ve trend mutfak projeleriyle Terme`de hizmet veren…” demiş ve devam etmiş. Sevdim bu `trend` kelimesini! Manasını bilmesem de, başındaki `tr` harfleri ve sonundaki `d` harfi ile Türkçe imlâ kurallarına uymasa da...

`Bilgi Pınarı`nın 3. sayısı da çıktı. Emeği geçenleri tebrik ediyorum.
İyi haftalar.