Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


BİZİM ŞEB-İ ARUZUMUZ NASIL OLACAK?


 

17 Ara­lık, ünlü mu­ta­sav­vıf Mev­la­na´nın ölüm yıl­dö­nü­mü.
Bizim kül­tü­rü­müz­de ki­şi­nin ölümü kut­lan­maz, ancak yâd edi­lir. Fakat, Mev­la­na bu an­la­yı­şı ken­di­si için de­ğiş­tir­miş. Benim ölü­mü­müm di­rekt yad et­me­yin de­me­se de ölü­müm­den do­la­yı üzül­me­yin, göz­ya­şı dök­me­yin demiş. Hatta bi­lâ­kis öl­dü­ğüm için se­vi­nin demiş. Çünkü ben öl­dü­ğüm için se­vi­ni­yo­rum, demiş. Bu an­la­yış­tan olsa gerek ölü­mü­ne düğün ge­ce­si an­la­mı­na gelen ´´şeb-i aruz´´ demiş.
Her yıl, büyük bir se­vinç ve mut­lu­luk­la şeb-i aruz tö­ren­le­ri ya­pı­lı­yor.
Mev­la­na ölümü bize çok cana yakın, çok se­vim­li gös­ter­miş. Ona göre ölüm bir ay­rı­lık değil bir ka­vuş­ma­dır. En büyük, en ha­ki­ki ma­şu­ka ka­vuş­ma­dır. Sev­di­ği­ne ka­vu­şan hiç üzü­lür mü? Bu be­şe­ri ola­rak da böy­le­dir. Mec­nun Leyla´sına ka­vu­şun­ca mutlu olur. Leyla´ sına ka­vu­şan mutlu olur da Mevla´sına ka­vu­şan mutlu olmaz mı?
Biz, dün­ya­sı­nı de­ğiş­ti­ren­le­re ge­nel­lik­le öldü de­me­yiz, Allah´ın rah­me­ti­ne ka­vuş­tu deriz. Allah´ın rah­me­ti son­suz­dur.
Bu an­la­yış­tan olsa gerek Necip Fazıl bir şi­irin­de ölüm hak­kın­da şöyle diyor:
´´Ölüm güzel şey, budur perde ar­dın­dan haber,
Hiç güzel ol­ma­say­dı ölür müydü Pey­gam­ber´´
Ölümü güzel gö­re­bil­mek?
Her be­şe­re nasip olmaz.
Her ne hik­met­se biz gü­nah­kar kul­lar ölüm­den kor­ku­yo­ruz.
Ölüm bize ür­per­ti ve­ri­yor.
Oysa Allah ha­yat­tan önce ölümü ya­rat­mış.
Mev­la­na, ölüm anı için yıl­lar­dır bu anı bek­li­yor­dum der gibi. Ne mutlu bana ki ölü­yo­rum diyor.
Ölüm­den kork­ma­yan insan bu ha­yat­tan da ha­ki­ki ma­na­da lez­zet alır diye dü­şü­nü­yo­rum.Çünkü ha­ya­tı an­lam­lan­dı­ra­rak yaşar.
Ça­nak­ka­le´ ye gi­den­ler için ?dön­me­yi dü­şün­me­di­ler? di­yo­ruz. Çünkü onlar için ölmek yok olmak değil, bi­la­kis var ol­mak­tı.
Bu­gün­kü nesle çağ­daş di­yo­ruz. Ölüm ha­ki­ka­ti kar­şı­sın­da biz çağ­daş in­san­lar ne du­rum­da­yız?
Ölüm hak­kın­da­ki tav­rı­mız ne?Mev­la­na´nın gös­ter­di­ği kah­ra­man­lı­ğı gös­te­re­bi­li­yor muyuz?
Şah­sen ben ?ölüm­den kork­mu­yo­rum, aynı Mev­la­na gibi dü­şü­nü­yo­rum? desem doğ­ru­yu söy­le­miş olmam. Ya­şa­dı­ğım ha­yat­tan şüp­he­li­yim. Bu ha­ya­tın he­sa­bı­nı ve­re­me­mek­ten kor­ku­yo­rum. So­rar­lar­sa -ki mu­hak­kak so­ra­cak­lar- ne cevap ve­ri­rim diye en­di­şe için­de­yim.
Bu tür dü­şün­ce­ler bi­raz­da bizim ken­di­mi­ze gü­ve­ni­mi­zin ol­ma­yı­şın­dan kay­nak­la­nı­yor.
Mev­la­na ken­di­ne gü­ven­miş, ölüme mey­dan oku­muş.
Var mı böyle cen­gâ­ver?
Şah­sım adına ?varım? di­ye­me­sem de ta­nı­dık­la­rım var.
Rah­met­li dedem 95 ya­şın­da vefat etti.
Son za­man­la­rın­da her na­maz­dan sonra ?Ey Allah´ım ben ha­zı­rım, bu dün­ya­da­ki va­zi­fe­mi ta­mam­la­dım, ema­ne­ti­ni gönül hu­zu­ru ile tes­lim etmek is­ti­yo­rum? diye dua eder­di.
?Ölüm­den de kork­mu­yo­rum? derdi.
Ben de na­sıl­sa başka ça­re­si kal­ma­mış, ondan böyle ko­nu­şu­yor her­hal­de diye dü­şü­nür­düm.
Rah­met-i Rah­man´a ka­vuş­ma­sı da tıpkı Mev­la­na gibi oldu. Ses­siz ve sakin. Bir kuş gibi.
Ya­şa­dık­la­rı­mı ve olan­la­rı şimdi daha iyi an­lı­yo­rum.
Ne di­ye­lim, öle­ce­ğiz, ölüm­den kaçış yok.
En iyisi Mev­la­na gibi ölümü te­bes­süm­le kar­şı­la­ya­bil­mek. İnşal­lah he­pi­mi­ze nasip olur.