Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Selim EROĞLU


BÖYLE BAŞSAĞLIĞI HERKESE NASİP OLMAZ

BÖYLE BAŞSAĞLIĞI HERKESE NASİP OLMAZ


Cumartesi günü mahalli gazetelerin birinde bir ``başsağlığı`` ilanı vardı.
Bu başsağlığı ilanı diğerlerinden çok farklıydı.

Bu tür ilanlar, ilgimi çekerse,zaman zaman okurum.Ölenin kim olduğunu anlamaya çalışırım.Ölen için kimlerin üzüldüğünü müşahede ederim.
Bu seferki ilan bunlara benzemiyordu.Ne öleni tanıyorum,ne de ilanı vereni.

İlanı okuyunca memuriyetimin ilk yıllarına gittim.Memleketimden insan manzaraları gözümün önünden film şeridi gibi geçip gitti.
1990 yılıydı.Bir kış günü yakın bir ilimizin bir ilçesine yedek subay öğretmen olarak tayinim çıkmıştı.Yanımda acemi birliğinden Tarsuslu bir öğretmen arkadaşlarım vardı.Öğretmenevine geçici olarak yerleştik. Bir yandan da başımızı sokacak bir ev bakıyorduk.Topu topu burada bir yıl kalacaktık.Arkadaşım evli ve iki çocuk babasıydı.Bir yılı kısa gördüğünden çoluk çocuğunu getirmemişti. Bense bekardım.Okul çıkışında arkadaşım kiralık bir ev bulduğunu söyledi.Bakmaya gidecektik. Ev dedikse öyle ahım şahım bir şey değil.İki odalı alt katta virane bir yer.Bir ümitle eve bakmaya gittik.Ev sahibi sıfatıyla karşımıza 70 yaşlarında bir sakallı hacı,iki kadın, beş altı tane de çocuk çıktı.Hacı Efendi iki evliymiş.Biz öğretmendik, buraya da hakkı hakikati dilimizin döndüğünce öğretmeye gelmiştik. Durumumuzu özetledik.İlk tepki bizi hayal kırıklığına uğrattı.`` Biz bekara ev vermeyiz `` dediler.Ne dediysek kâr etmedi.Boynu bükük ve mahzun geri döndük.Bekar olmamız evi (!) tutmamıza mani olmuştu.
İmam-Hatipte görev yapıyordum.Bir iki gün sonra teneffüste yanıma mahcup bir öğrenci yanaştı.Mahcubane kendini tanıttı.``Hocam ben, evini tutmak istediğiniz Hacı`nın çocuğuyum.Ailem adına sizden özür diliyorum.Anne ve babama da durumu açtım.Onlar da çok pişman oldular.Sizden özür diliyorlar.Gelip evi tutsunlar, kira da önemli değil dediler.``

Ben kırılmıştım bir kere.Tutmak istemiyordum.Durumu arkadaşıma açtım.Olsun tutalım dedi ve tuttuk.
Ondan sonra ne mi oldu.

Ev sahipleriyle iyi bir komşu ve iyi bir dost olduk.Biz onları, onlar da bizi çok sevdi.Halen görüşüyoruz.
İşte bu ilan bana bunları anlattı.

BAŞSAĞLIĞI
``1980 yılıydı.İhtilal yeni olmuştu.Dört arkadaş öğrenci olarak Samsun`a yeni gelmiştik.O zamanlar Samsun`da henüz öğrenci yurdu yoktu ve kimse öğrenciye ev vermek istemiyordu.Neredeyse üç ay ev aradık.Yağmurlu bir günde onların zilini çaldık.Kapıyı teyze açtı ev için geldiğimizi öğrenince de dedi ki ``BEN VERMEZSEM… O VERMEZSE…KİM EV VERECEK BU ÇOCUKLARA…?``Gerçekten çok mutlu olmuştuk.
Kiramız ucuz sayılırdı.

Çoğu zaman almazlardı zaten.
Çok da ekmeklerini yedik.
Hep minnettar kalacağız.

Bugün,teyzemiz rahmetli NADİDE KANSIZ`ın aramızdan ayrılışının derin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Kendisine Allah`tan rahmet,kederli ailesine başsağlığı dilerim.

Prof. Dr. METİN YAVUZ``
İşte böyle…O günün gariban öğrencisi bugün vefalı bir profesör.Gördüğü iyiliği unutmamış.
İyilik yap denize at,balık da bilir Hâlık da.

Tanımıyorum ama Nadide Teyze`ye ben de Allah`tan rahmet diliyorum.
Sağlıcakla kalın.