Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Yılmaz İMANLIK


BU DÜNYADAN BİR ?İBRAHİM KUZU? GEÇTİ?


Dünyada iken ne kadar güzel bir hayat yaşarsanız yaşayın öldükten sonra arkanızdan iyilikle anılmıyorsanız yaşadığınız hayat sadece size güzeldir. Hâlbuki insan toplum içinde yaşar ve diğer insanlarla etkileşim halindedir. Yani insan sadece kendi hayatından sorumlu değildir bu dünyada. Bir başka deyişle ?Hiçbir koyun kendi bacağından asılmaz.?

Bazı insanlar öldükten sonra geride kalanlar ?iyi ki öldü, kurtulduk!? derken bazıları da ?Ne iyi insandı, ölümüne çok üzüldük!? ifadelerini kullanır. Bu ifadelerin seçilmesinde

İnsanın yaşarken başkalarına yaptığı iyilikler ve kötülükler belirleyici olur.


Bir inanın ölümünden sonra onu tanıyan herkesin, ardından güzel sözler söylemesi ne güzeldir değil mi? Öyle insanların zamansız bir şekilde aramızdan ayrılması bizi çok üzer. Ama ölümün zamanı yoktur ki?


İşte böyle bir insandı İbrahim Kuzu.


Onu anlatırken sadece öğretmenlik yönü üzerinde durursak anlatmış eksik anlatmış oluruz. Onun anlatılması gereken, insanların bildiği veya bilmediği o kadar çok yönü var ki. Onunla uzun zaman çalışma imkanım olmadı. Ki yıllardır birlikte çalışan arkadaşları daha iyi tanırlar ama bir insanı tanımak için öyle uzun zamanlar gerekmez bazen. Şöyle birkaç hareket bile yeter tanımak için.


Önce insan olarak, tabiri caizse soyadı gibi ?kuzu? gibi bir insandı İbrahim Kuzu. İnsanları incitmemek için özel bir gayret gösterirdi sanki. Onun iyi bir insan olması bütün özelliklerinden önce gelir diye düşünüyorum. Öldükten sonra hep güzelliklerle, iyiliklerle anılmasının temelinde iyi bir insan olması yatıyor. Onun vefat haberini öğrendiğimizde öğrencileri ve öğretmen arkadaşlarının gözünden düşen her damla yaş, bu gerçeğin en somut ifadesiydi.


Öte yandan ?öğretmen? kimliği onun gönüllerde ayrıca yer etmesini sağlıyor. Kendini okuluna ve öğrencilerine adamış adam gibi bir öğretmendi o. Okulda öğretmen, dışarıda öğrencilerine yerine göre abilik yerinde göre babalık yapacak kadar fedakar bir insandı. Hani bazı öğretmenler gibi ders bittikten sonra arkasına bile bakmadan okulu terk eden bir öğretmen hiç olmadı. Dersi olsun veya olmasın ihtiyaç duyulduğu her alanda ve her zaman bir çırpıda okulda bitiverirdi. Onu bazen elinde matkapla okulun bir ihtiyacını karşılarken bazen de duvardan duvara kablo çekerken görebilirdiniz.


Evet, onun aramızdan erken ayrılması hepimizi derinden üzdü. Takdiri ilahi?


Onu hep iyiliklerle hatırlayacağız.

?Bâki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş.?