Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Zeki ORDU


ÇAKIZEDEGİLLERDEN KÜÇÜK İSKENDER EFENDİ


Biliyorum; başlıkta bir yazım hatası var diye düşünebilirsiniz. Hani ´zade´ ile ´zede´ çok karıştırılır. Hatta değme spikerler bile bu hataya düşerler. Bazen haberlerde ´felâketzade´ kelimesini duymuş olanlarınız vardır. Aslında bu ifade felâketzede olacakken ya dikkatten kaçar veya bilmeyerek yanlış kullanılır.

Madem bu kadar biliyorsun da ?yukarıdaki başlığı neden koydun? gibi haklı bir soruya muhatap olabilirim. Ama bazı unvanlar özeldir ve imla ve ifade olarak yanlış dahi olsa öyle yazılır.

Neyse. Ben dilci falan değilim. Zaten dilbilgisi de okumuşluğum yok. Meramımı anlatacak kadar yazıp çizmeye çalışıyorum. Bu hususta bir iddiam olmadığı gibi, edebi yazı yazma hususunda da ebediyen haddimi aşmamaya azami gayret ediyorum.

Gel gelelim mevzuumuza. Efendim yıllar önce yaşamış bir kabilenin başından geçen elim bir hadisenin kabilenin soyadı olarak kalacağını kim bilebilirdi ki? Hadiseye şu efendim: Bir gün bulunduğu ülkenin batı tarafında yaşayan bir kabile varmış. Batı dedikse yön değil. İsim olarak öyle bilinen bir yer. Bir rivayete göre bataklık, bir rivayete göre iğneleyici laf edenlerin ekseriyetinden, bir rivayete göre de zaman içince kişilerin esamisi okunmadığından bu batı ismini almışmış. Topraklarının sulak oluşu bataklığı, insanlarının laflarının bir birlerine batması saygısızlığı, bir rivayete göre de adların ve sanlarının unutulması yüzünden kısaca batı diyorlarmış.

İşte buralarda ki bir kabilede Büyük İskender lâkaplı şahıs çok laf bilen biriymiş. Yazılmış ve yazılacak olan bütün ?ŞİYİRLERİ(!)? ezberden kıraat eder, bunlar hususunda çok şey bilirmiş. Zaman içinde şiir olarak isim değişikliğine uğrayan bu manzum eserlerden bazıları şerh edilmeye muhtaçmış.

Bu yiğit delikanlı Büyük İskender Efendi bulunduğu yerdeki şöhreti gün gittikçe artıyormuş. Bütün bu bilgilerin nerden aldığı da merak konusuymuş.

Zaman içinde soyunun Kafdağı´nın uzağındaki bir ülkede olduğunu söyleyip bir iki kahramanlık şiirleri okuyunca ona: ?Be hey delikanlı senden tam bir yiğit olur, ne işin var sazla sözle? diye öğüt verenler çıkınca, bizimki almış eline çakıyı düşmüş yollara. Elindeki çakıyı sağa sola sallayan Büyük İskender yanlışlıkla üzerindeki elbiseyi kesip anadan üryan kalakalmış orta yerde. O günden beri Büyük İskender sülalesi ´çakızade´ olarak değil de ´çakızede´ olarak anılır olmuş. Hem bu fiilin olduğu zamanlar Ankara yakınlarında falanmış.

Zaman içinde çeşitli yerli ve yabancı izdivaçlarla sülalesi nüfus olarak büyüyen çakızeler bir ara isimlerini değiştirmeye falan kalmışlar. Çünkü o meş´ûm hadise hep akıllarda imiş. Çakı yerine ona benzer isimlerden birine karar vermişler. Kimi kama, kimi bıçak, kimi satır, kimi pala, kimi kılıç, kimi balta ve hatta kimi ne alakası varsa kabil olsun demiş.

Zaman içinde epey çoğalmışlar. Ama o çakı hadisesi hiç unutulmamış. Gün gelmiş torunlardan birinin adını İskender koymuşlar. Küçük İskender´in vücut benzerliği de dâhil olmak üzere ilmi de dedesine benziyormuş. Onun da boyu büyükmüş.

Zamanında şiir yazanların sayısı azalıp ?teşaürler? çoğalınca o da ŞİYİRle uğraşmaya başlamış.

Bir gün eline çıkısını alıp büyük dedesinin Ankara yakınlarında üryan kaldığı yere gitmiş. Acaba ayağına bir şeyler takıldı da, kendini elbisesini kesti diye düşünmüş. Başlamış çakısını sağa sola sallamaya. Önce sağa sonra sola doğru koşmaya başlamış.

Tam sola döndüğü bir zamanda ayağı tökezlemiş ve az daha dilini kesiyormuş. Korkudan iki dere arasında kalmış gibi tir tir titremiş. Kimsecikler görmesin diye oralarda ev olsa kedini ?tavan arasına? bile saklayacak duruma gelmiş.

Sonra sessiz sedasız evinin yolunu tutmuş. Bütün bunları Ankara savaşı diye kaleme almış. Kendisine: ? Ne olur böyle şeyler yazma, gözden düştüğün gibi gönülden de düşersin.? denildiğinde, ? Olsun okuyanım çok oluyor? demiş. Çok okuyucu çok para anlamına geliyormuş. Peki ya ?Dostların ne der diye sual edilince, ?Dost karın doyurmuyor, sen paraya bak? diye cevap veriyormuş. Küçük İskender mizaç bakımından dedelerine hiç benzemiyormuş. ?Dedelerim ŞİYİR okuyup şerh ettiyse ne oldu sanki? demiş. Kendisine ?Hiç olmazsa milleti üzecek şeyler yazma? denildiğinde, ?Güzel söz para etmiyor, siz bu milletin ne kadar mukaddesatı ve hassas olduğu şey varsa ona çatacaksınız, sonra da tevil edip, iyi bir şeymiş gibi açıklama yapacaksınız? diyormuş. O zaman işler düzelir diyormuş. ?Bu sefer yanında kimse kalmaz? demişler; o da ? Biz bizim halimizden anlarız beni benden daha çok müdafaa eden çıkar? dermiş.

Küçük İskender´in ne kadar haklı olup olmadığını zaman gösterecek artık.

Pek uçurma bildiğim kuştur benim bağban

Bülbülün gülzar-ı alemde hezarın görmüşüz