Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Hasan ÖZDEMİR


ÇALAN ÇALANA

ÇALAN ÇALANA


Hırsızlık bazen bir hastalık, bazen de bir hayat felsefesidir. Bazen insanlar zorluk ve yok-luktan çalar, bazen de hastalıktan. Cezası büyük-tür. Yıllar önce Antep`te baklava çalıp 9 yıl hapis cezasına çarptırılan çocuklar gibi, iki yıl evvel İstanbul`da, “Açtım, param da yoktu.” diye poğaça çalan çocuğun 12 yıla kadar hapsinin istenmesi gibi. İkinci tür hırsızlık, arsızlık ve acizlikten gelir. Büyük çalınca hırsız değil, akıllı olursun bu dönemde.

Okulda idarecilik yaptığım yıllarda bir kız, bir de erkek öğrencim vardı. Değişik yıllarda arkadaşlarının ve komşularının değerli eşyalarını çalıp beni bir hayli uğraştırmışlardı. Aileleriyle birlikte öğrenciyi psikoloğa götürmeme rağmen, olumlu bir netice alamamıştım. Kleptomani denilen bir hastalıkmış bu. Günümüzde çalmayana enayi gözüyle bakıyorlar.

Her şeyin, çok ama çok büyük götürüldü-ğü bu günlerde diğer hırsızlıklar ne masum kalıyor, değil mi? Yargı keyfi davranıp, polis mütte-fik olunca hırsız elbette büyük bir özgüvenle çalıp çırpıyor.
Hep altyapı sorunumuz, eğitim sorunumuz olduğu söylenir, haksızlık etmeyelim. Bizim ülkede hırsızlığın meşrulaştırılması için mükemmel bir altyapı hazırlanmıştır. Baş hırsız ve rüşvetçi Rıza Sarraf denilen yakışıklı delikanlı, hayırsever işadamı diye anlatılıyor. Küfürbazlar, yumrukçular, tekmeciler korunup kollanıyor. ihale yasası bin bir defa değiştiriliyor. Oğullar, yeğenler, bacanaklar, hısım akrabalar korunsun diye hukuka taklalar attırılıp her karşıt kul darbeci veya paralel devletçi ilan ediliyor. Hal böyle olunca da bal tutan parmağını yalar deyip ağlamaya başlı-yoruz.

BU MAÇI ALACAZ, BAŞKA YOLU YOK
“Tekmeyle de olsa, küfürle de olsa ya da yumrukla da olsa bu maçı almak zorundayız. Kefenimizi giydik, bu yola öyle çıktık.” gibi slo-ganlar ve davranışlar çok kötü sonuçlar doğurur. Seçime daha iki ay var. Meclisteki küfürlerden, tekmelerden ve yumruklardan sonra şimdi de seçim büroları basılıp, tehditler havada savruluyor. Dün bu saldırıda ölenlerin de olduğunu öğrendik. Yazık, çok yazık. Şiddet, şiddeti doğurur. Lütfen, demokrasi istiyorsak, biraz daha hoşgörülü olalım. Hele hele sapla samanı hiç karıştırmayalım. Adam Cuma namazına gitmiş, dini siyasete alet ediyorsun diye, sözlü saldırıya uğramış. Cenazeye taziyeye gidenlere de aynı şeyi yapmayın ne olur. Camiler tüm Müslümanların ibadet yeridir. Gelen herkese kapısı sonuna kadar açıktır. Allah, iki yüzlü namert insanların şerrinden korusun bizleri.

EH NİHAYET
Terme`de fırıncılar nihayet bir araya gelerek, ucuz ekmek satışına son verdiler. Hayırlı olsun. 250 gram ekmek 50 kuruştan satılırken, 300 gram ekmeğin 1 liraya çıktığını öğrendik. Başka zamların da peşi gelecek, buna hazır olun. İş sadece sigara ve içkiyle bitmiyor. Liranın, yabancı paralar karşısında %30lara varan değerler kaybet-mesi, benzinin 5 TL`yi geçmesi, başta emeklinin ve fakir fukaranın belini daha da bükecektir.
Allah sonumuzu hayreylesin, ne diyelim, kalın sağlıcakla…