Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Yılmaz İMANLIK


CAN DOSTUM


Bir tebessüm gönder bana uzaklardan.
Güller açsın içimdeki dağlarda.
Arada bir selam yolla baharlardan
Bülbüller ötsün virân bağlarda.

Seslen bana şehirler ardından.
Bir türkü söyle, bir şiir yaz.
Yürek sesin gitmez kulaklarımdan
Kalbinin vuruşunu benden başkası duymaz.

Yollar ne kadar uzarsa uzasın
Sen bana yollardan daha yakınsın.
Gönüller bir olunca yiter uzaklar.
Kendiliğinden çözülür kurulan tuzaklar.

Her sabah rüzgârla yarışır saçların
Perçemin öper yüzümü, Bâd-ı Saba´dan önce.
Utancından kızarır Güneş gözlerini görünce
Gider, arkasına saklanır bulutların.

Can dostum, sen eksik kalan bir yanımsın.
Toprağına ayak basmadığım vatanımsın.
Gönlündeki güllerden kokular sun bana,
Kurumuşken damarlarım, can veren kanımsın.

Durmadan içimde büyürsün başak başak.
Sanki bataklıkta açan beyaz bir zambak.
Hayallerimi sarmışken umutsuzluk çemberi,
Sen, bana umut getiren billur bir ırmak.

Her yağmur damlasında saklı bir gülüşün.
Kon dudaklarıma, gitsin susuzluğum.
Yürek yangınımı daha da harlasın ateşin.
Yansın, kül olsun bütün umutsuzluğum.

Bütün kâbusları sırtlayıp gelirken gece,
Yıldızlar ismini yazarken hece hece
Her şey renkli bir rüyaya dönüşür
Ay´ın parlak yüzünde çözülür bilmece.

Yalnızlık, sığındığımız ortak liman.
Karanlığın en kuytu yerinde kesişir yolumuz.
Yüzümüzü hırçın dalgalarla döver zaman
Karşı koymaktan yorulur kolumuz.

Can dostum!
Şimdi çaresizliğin girdabında boğulmak zamanı mıdır?
Rollerimizi hep başkaları mı yazar bu oyunda?
Yırtsak perdeleri, insek onların sahnesinden
Yüreğinde bizim oyunumuza yer var mıdır?