Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Nazmi KILIÇ


ÇANAKKALE ZAFERİ

Dün 18 Mart, Çanakkale Zaferinin 101. yıldönümüydü. Çanakkale savaşı şeref ve şanla dolu Türk tarihinde dünyada emsali olmayan savaşlardan birisidir.


Dün 18 Mart, Çanakkale Zaferinin 101. yıldönümüydü. Çanakkale savaşı şeref ve şanla dolu Türk tarihinde dünyada emsali olmayan savaşlardan birisidir. Dünyada eşine az rastlanır bu kahramanlıklarla dolu bu savaşın hatıraları, unutulmaması ve yeni nesillere aktarılması gereken hatıralarla doludur. Bu savaş hakkında yazılanlar ve söylenenler bir kez yaşanılacak kahramanlıklardır. Bu sıra dışı kahramanlıkları söylemek ve yazmakla bitmez. Yüz yılı aşkın zamandır yazılıyor, anlatılıyor ve bitmek bilmiyor.
Türk Milletinin tarihinde Çanakkale Savaşı´nın önemi çok büyüktür. Bu savaş milletimiz arasında övgü vesilesi olmuş ve destanlaşmıştır. Bu savaşı en güzel, en duygulu ve en heyecanlı şekilde anlatan milli ve iman şairimiz merhum Mehmet Akif´in ?Çanakkale Şehitleri?ne ismi altında yazmış olduğu o müstesna mısralarda ve beyitlerde en açık şekilde görmekteyiz. Unutmamak ve unutturmamak adına yaşanılanlardan birkaç satır ekleyelim.
?Geceleri siperler bir başka âlem olmaktadır. Askerler birbirleriyle yarışmalar yapmakta, iddialara girmektedir. Tarihte hiçbir milletin evlatlarının girmeye cesaret etmeyi bile düşünemeyeceği bu iddialar, sabah yapılacak muharebede kim daha önce şehit olacağı üzerine idi. Kimin kazandığı ancak Allah´ın huzuruna varıldığında öğrenilecekti. Gerçeği ancak O bilirdi. O´nun huzuruna şehit olarak varmak ne büyük lütuf, ne büyük devlettir.
Bazen yarışmalar gece baskınları, gece keşifleri için gönüllü seçiminde olurdu. Kim düşmandan esir getirecektir? Kim gündüz ölüm saçan makineli tüfeği alıp getirecektir? Kim makineli tüfek ateşi altında ilerleyip inlemeleri duyulan yaralılara su götürecek ya da yarlıları getirecektir. İddiaların bir kısmı da bunlar içindir.
Bazen su götürülen, ölmek üzere olan bir düşman neferidir. Olsun o da ana baba evladıdır. O da delikanlıdır. Yazın sıcağında inleyen bir yaralı susuz bırakılır mı hiç? Susuzluktan kavrulmuş dudaklara su döken eller artık düşman değil, dost elleridir.
Söylediklerine göre ertesi gün şehit olacaklar adeta akşamdan belli olurmuş. Şehit olacakları, daha başka bir neşe, bir sevinç sararmış. Tarif edilmeyecek zevk içinde olurlar, gülüşürler, şaklaşırlarmış. Ne korku, ne ürkeklik. Gerçekten de hücum zamanı yaklaştığında, büyük bir aşkla siperde kelime-i şahadet getirerek ?salatan tüncina? okuyarak hücum için sıranın kendilerine gelmesini beklerlerdi. ?Hücum?!? emri verildiği anda ?huylanmış aslanlar? gibi fırlayarak ?ölüme susamışçasına? dövüşmeye koyulurlardı.
Bir muharebe anında yaralarından kan damlayarak hücum eden bir binbaşının kucağına, hemen önünde koşan gencecik bir teğmen ?Yavrum? Evladım? Rütbece ben senin önündeydim. Niçin şehitlik sırasını benden önce kaptın??? diyerek, biraz sonra o da şehit olmaya koşuyordu.?
İşin sırrı? Onların nasıl şehit olduğunu bilmekte değil, onların yaşadığını anlamakta ve yaşamakta.
Çok önemli bu tarihi belgemizi, verdiğimiz onca şehidimizi unutmamak, savaşın geçtiği yerlerdeki şehit mezarlarımızı fırsat buldukça ziyaret etmek ve oraları iyi korumak vefa borcumuz olmalıdır. Bedenlerini toprağa vererek Çanakkale´yi geçilmez yapan ve düşman kuvvetlerine mezar eden asker ve komutanları, özellikle şehitlerimizi hürmetle ve rahmetle yâd ederiz. Aziz ve ölümsüz ruhları şad olsun!
Çanakkale ruhunu oluşturan nesillerin torunları dedelerine yakışır nesil olduklarını gösterme cesareti bulmuştur. Yakın tarihimizde terörle mücadelede ve sınır dışı operasyonlarında bizler bizzat görme şansı gördük. Çanakkale zaferi mimarlarının ortaya koyduğu kahramanlık destanlarına nazire yaparcasına kahramanlık destanları yazmaya devam ediyorlar. Maya aynı maya, kök aynı kök, iman aynı iman olduktan sonra varsın gerisini onlar düşünsün.