Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Ahmet SEZGİN


CANIM BABAMA ÖZLEM


Çiftçi olan babam, ben 4 yaşındayken -1970 yılında- çalışmak için Hollanda´ya gittiğinde dünyam kararmıştı sanki. Hıçkıra hıçkıra günlerce ?Baba, babaa!? diye ağlamıştım. O zamana kadar şişman bir çocukken doğru dürüst bir şey yemediğim için çok zayıflamıştım.

Bizim için bizi bırakıp yaban ellere giden canım babamı Samsun Havaalanı´nda uçağa binerken gördüğüm için onu, hep uçakta yaşıyor, çalışıyor sanırdım. Köyümüzde gökyüzünün derinliklerinde üstümüzden veya yakınımızdan ne zaman bir uçak (o zamanki ismiyle tayyare) geçse büyük bir heyecan ve sevinçle koşar: "Babaa, babaa!" diye haykırırdım. Uçakta olduğunu sandığım canım babama el sallar; bizi görmesini beklerdim. Kuş olup uçmak, babama kavuşmak isterdim. Ama içimi yakan özlem daha da artardı. Ah çocukluk, ah kuş yüreğimizi yakan gurbet!

Terme/Bağsaray Köyünde geçirdiğim çocukluk dönemimde canım babamın gurbetten yıllık izne (35 gün) gelmesini büyük bir hasretle beklerdim. Hatta her gece yatmadan önce dua eder, sonra babamın gelmesine ne kadar kaldığını hesap eder, geldiği günü hayal ederek kendi kendime moral verirdim. O zamanlar, babacığıma kavuşma heyecanı ve tesellisiyle yaşardım.


Büyüdükçe, babama olan hasretim de büyüyordu. Ama babamın bizim okuyup iyi bir adam olmamız için gurbette kaldığını fark ettikçe sabrım artıyor, babam da gözümde kahramanlaşıyordu.


"Gizli bahçenizde/ Açan çiçekler vardı,/ Gecelerde ve yalnız." (Behçet Necatigil) Yıllarca hayatımın en büyük özlemi de babam olmuştu, en büyük mutluluğum da sevgili babama kavuşmak olmuştu.


Sevgili babam, yıllık izne geldiğinde dünyalar bizim olurdu.Onunla kendimizi hem çok güçlü hem de huzurlu hissederdik. Bize ayakkabı, gömlek, top vs getirdiğinde kardeşlerimle sevincimiz göğe yükselirdi.Geldiği ve gittiği gün hariç kucaklayamasak da babamızı, bizi bütün yüreğiyle kucakladığını hissederdim. O zamanlar bahanesiz olarak "Seni seviyorum." demek de, birbirine sarılıp öpmek de ayıp sayılırdı.


Hani Behçet Necatigil, "Sevgilerde" isimli şirinde diyordu ya: "Sevgileri yarınlara bıraktınız/ Çekingen, tutuk, saygılı." Biz de yarınlara bırakmıştık. "Kalbinizi dolduran duygular/ Kalbinizde kaldı." demişti şair. Benimkisi hem kalbimde kalıyordu hem de hâllerimde.


Kendisine 30 yıl önce yazdığım hasret dolu mektubu saklayacak kadar bize muhabbet ve özlem dolu olan gül yürekli babam, son yıllarında bile üç gün ayrı kaldığı bana kavuşunca sevincinden ağlayacak kadar evladına düşkün bir babaydı.


Cenab-ı Allah´a binlerce hamd olsun ki, son 25 yıldır can babamla aynı apartmanda yaşamayı, anne ve babamın duasını almayı, 40 yaşımdan sonra da onları ne kadar sevdiğimi sık sık söylemeyi nasip etti Rabbim.


Şimdi ise kavuşmak mahşere, cennete kaldı. Rahmetli babamı çok özlüyorum. Allah; babama rahmet eylesin; bizleri cennetinde kavuştursun.