Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


Çaybaşı´nda neler var?


Geçen haftaki yazımı okuyanlar, ?Çaybaşı´nda görülecek ne var ki oraya gezmeye gittin?? dediler. Ne yok ki?..

Öncelikle insan var.

Kutu fabrikasını sormak için girdiğim nalbur dükkânının sahibi bana çay teklifinde bulundu. Buna şaşırmıştım. İlk defa gittiğiniz bir şehirde bir dükkana giriyorsunuz. Herhangi bir mal sormuyorsunuz ve hiç tanımadığınız dükkanın sahibi size çay söylüyor!.. Siz hiç böyle bir durumla karşılaştınız mı?

Ben ilk defa karşılaşıyorum.

Adamın teklifine nazikçe teşekkür ettim. Tam çıkmak üzereyken, binaların üst katlarına malzeme çıkarmakta kullanılan bir makara gördüm. Ben de aynı maksatla böyle bir makara düşünüyordum. Makara üzerine konuşmaya başladık. O anda adam sohbet edecek birini arıyor gibi geldi bana. Benim de zamanım vardı. Hemen hemen benimle aynı yaşta görünen adama ?Az önceki teklifini kabul ediyorum? dedim. Bir sandalyeye iliştim ve sohbete başladık.

Adının Mehmet Halıcı olduğunu öğrendiğim dükkan sahibi hoş sohbet bir adamdı. Bir malı soran müşterinin tavrından, Çaybaşı´nın genel durumuna kadar çeşitli konularda konuştuk. Ben girdiğimde dükkanda hiç müşteri yoktu ama sohbetimizi sık sık bozan müşteriler gelmeye başlamıştı.

Oradan ayrılıp tekrar sergilerin olduğu yere geldim. Adem´in sergisi, şehir merkezindeki caminin önündeki boş alana kurulmuştu. Alan hayli geniş olmasına rağmen 4-5 giyim sergisi ancak vardı. Adem, ?Bu cami yıkılacak ve yerine yenisi yapılacak. Cami hem eski hem de trafiği engelliyormuş. Belediye bize burada geçici olarak izin verdi? diyerek konuya açıklık getirdi.

Gelelim İkizce´ye.

İkizce´nin 4-5 köyünün bağlantısı çoğunlukla Terme iledir. Terme İmam Hatip Lisesi´nde görev yaptığım 1980´li yıllarda bu köylerden hayli sayıda öğrencimiz vardı. ?Nerelisin?? diye sorduğumuzda, ?Ünye´nin Kiraztepe Köyü´nden?, ?Ünye´nin Dumantepe Köyü´nden? yahut ?Ünye´nin Derebeşı Köyü´nden?? gibi cevaplar alırdık.

Çünkü o zamanlar İkizce ilçe değildi ve Ünye´ye bağlı bir kasabaydı. 1990 yılında ilçe olmuştur.

Bu köylerden Kazımkarabekir, tamamen Terme köyleri arasında kalmıştı. Ünye ile hiçbir bağlantısı yok gibiydi. Resmi işleri için Ünye´ye gitmek istediklerinde mutlaka Terme´den geçmek zorundaydılar. Köylünün isteği üzerine köy 1980´li yıllarda Terme´ye bağlanmıştır.

İkizce´nin eski adının Lâleli olduğunu hatırlıyorum. Pazarcılık için buraya giden Mahmut (Mangan) abi ?İkizce´ye gidiyoruz? demez, ?Lâleli´ye gidiyoruz? derdi.

İkizce´ye geliş sebeplerimin başında, 30 senedir görmediğim öğrencimiz Merkez Camisi imamı Mustafa Coşkun´u görmek geliyordu. İlçe merkezindeki bir camide görev yaptığını facebook amcamızdan(!) öğrenmiştim. Yokuşu inerken, ?Şu karşıda görünen cami onun görev yaptığı cami olmalı. Dereyi geçtikten sonra birine sorarım? demeye kalmadı, ?Seyfi Hocamm!? sesi ile olduğum yerde kaldım. Hiç gelmediğim bu ilçede beni tanıyan ve çağıran kim olabilirdi?

Tabii ki o idi. Yani aradığım kişi, İkizce Merkez Camisi İmamı Mustafa Coşkun´du seslenen. Bir davete gidiyorlarmış. Buna rağmen bana zaman ayırdılar. İlçenin içinden geçen ırmağın kenarında oturduk. Başka din görevlisi arkadaşlar da geldiler. Güzel bir sohbet oldu. Mustafa Coşkun bizi daha geniş bir zamanda İkizce´ye davet etti. Bu kısa sürede gösterdikleri ilgiye teşekkür ediyorum.

Ayrılmadan önce tarihi bir camiden söz etmişler ve görmemin iyi olacağını söylemişlerdi. Arabaya binip ırmağın karşı yakasına geçtik. Deniz tarafına aşağı taş döşeli, manzarası güzel bir yoldan ilerleyerek caminin bahçesine girdik. Tamamı ahşap ve küçük bir cami. Üzerindeki levhada ´Merkez Lâleli Eski Cami´ yazıyor. Bu da
ilçenin eski adının Lâleli olduğunu gösteriyor.

Caminin bahçesi gayet geniş. Demek ki atalarımız camilere bu kadar geniş alan ayırıyorlarmış. Şimdiki camilerimiz apartmanların arasında boğulmak üzere! Çam ağaçları ve meyve ağaçlarının görüntüsü bahçeye ayrı bir güzellik veriyor. Caminin kuzey ve batı yönlerinde, kenarları açık birer son cemaat mahalli bulunuyor.

İkizce´ye giderseniz, bu camiyi görmenizi tavsiye ediyorum.