Bugün, 11 Mayıs 2024 Cumartesi

Zeki ORDU


CEMAAT, CAMİİ, KİTAP, İMAM VE MÜFTÜ (OKUMANIN NERESİNDEYİZ?)


Efendim bu mübarek günlerde tam manasıyla yapılamayan bazı hususları dile getirmek ne kadar münasip olur bilemem. Güzel şeyleri yazıp çizmek hem daha keyifli hem de daha çok takdir toplamakta. Ancak bazı hususları dile getirmek aynı zamanda akla getirmek olduğundan bir faydası olur kanaati taşımaktayız.

Yaşadığımız coğrafyanın dini, ahlaki, edebi, fenni ve buna benzer ilmi sahada kendisine yer edinmiş bilumum bilgiler dini inançlarımıza ve milli kültürümüze ters olmadıkça makbuldür. Yer yer mahalli ve ananevi unsurları da katarsak ?İlim kendin bilmektir? düsturunca hareket etmemiz elzem olmaktadır.

Doğu bir ?gözyaşı? medeniyetidir. Bizim ?hüzünlerimiz? neşelerimizle yan yana durmaktadır. ?Derman aradım derdime/ Derdim bana derman imiş? mısralarını hangi dile çevirirseniz çeviriniz, son derece ´manasız´ karşılanacaktır. Bu sebeple ?doğu? medeniyeti, ?gönü?´ medeniyetidir. Zaten ?gönül? kelimesini batı dillerine layık-ı veçhiyle tercüme etmek imkânsız gibi bir şeydir.


Matematik, astronomi, fizik, tıp gibi fen bilgilerinin yanında; hat, Sarf, Nahiv, Belagat, Mantık, Kuran-ı Kerim, Kıraat ve Tecvid, Tefsir ve Usul-ü Tefsir, Kelam ve Akaid, Hadis ve Usul-ü Hadis, Fıkıh ve Usul-ü Fıkıh gibi dini dersler de okutulurdu. Sahn-ı seman gibi büyük medreselerin dışında kalan bazı külliyeler cemaatin pratik ilim yaptığı yerlerdi.


Bu medreselerden çok değerli âlimler yetişti. Külliyelerden ise hatırı sayılı kişiler faydalandı. Camii özelikle Osmanlı´nın önemli öğrenim merkezlerinden biriydi. Bu külliyeler vatandaşın çok yönlü yetişmesine sebep olmuştur.


Zaman içersinde medreselerden fen ilimlerini kaldırdılar. Böylece kişilerin dünyada işine yarayacak bilgilerden mahrum kaldı. Sadece din ilimleri ile iştigal etmek yeterli olmadı. Hâlbuki insanoğlunun başta itikadî ve ahlaki yönden zarara uğratmayan her türlü yenilik dinimizce de makbul sayılmıştır. Ancak cemiyetin yapısını ifsat eden, ahlaki açıdan mahsurlu olan her şey yeni de olsa, eski de makbul değildir. Mesele insanlar arasında fitneye, fesada ve gayri ahlaki münasebetlere teşvik edici her ne varsa bunu yenilik olarak addetmek mümkün değildir.


Bütün bu zararlı ve faydalı şeyler öğrenmekle olmaktadır. Bu gün öğrenmenin temel kaynakları ise kitaplardır. ?İnsanlar kıyıcıydı, kitaplara kaçtım? diyen Cemil Meriç acaba ?kıyıcılık? mefhumuna çareyi neden kitaplarda aradı bir düşünmemiz lazım.


Bugünkü camilerin girişlerinde imamın hazırlık yaptığı yerlerde bazı kitaplar mevcut. Onları hep görevlilerin hazırlık kitapları olarak görürdüm. Ancak bazı vazifeli arkadaşlar camii cemaatinin de bu kitaplardan faydalanabilmesinin lüzumu üzerinde bir konuşma yapınca, ben de siz de cemaatinize okutturun dedim. Ancak bu işin bir iki camii ile sınırlı olmasının arzu edilen hedefe ulaşmasının mümkün olmadığını, bütün camilerde bu esnekliğin olması gerektiğinden bahsetti.


Vazifesinin cemaati aydınlatmak olduğunu bildiğimiz bu görevlilerin bundan böyle bir çalışma içine gireceğini ve bunda da yakın ilçelerimizin ve illerimiz müftülerinin buna ön ayak olacağını sanıyoruz. Mutlaka belirli bir düzen ve disiplin içinde bu eserlerden arzu eden cemaatin faydalanacağı bir formülün bulunmasının o kadar zor olacağını sanmıyoruz. Bütün mesele okumak için talep edicinin samimiyetinin ölçüsünün ne olduğudur. Yoksa her şey bir birine karışırsa oraların ?Yolgeçen hanına? dönme ihtimali vardır.