Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Hasan ÖZDEMİR


CEMAZİYEL EVVEL NEDİR?

CEMAZİYEL EVVEL NEDİR?


Türkiye 2013 yılının son günlerine doğru, zor bir sınavdan geçiyor. Herkesin kendisine göre bir senaryosu var. Oysa her zamankinden çok daha fazla, birlik ve bütünlük zamanı... Böylesi kavgaların kazananı olmaz! En büyük zararı da ülke ve vatandaş görür. Dolar, Euro almış başını gidiyor. Borsa tepetaklak, 76 binlerden, 68 binlere gerilemiş. Bu, piyasanın olumsuz tepkisi, iktidara olan güvensizliğin eseri. Asgari ücretli, emekli ve dar gelirliye olacak ne olacaksa. Hakim suçlu, savcı suçlu, polis suçlu, asker suçlu. Temiz olan kim? Geçmişi karalamanın, yüksek sesle konuşmanın, kimseye faydası yok. Biz onların Cemaziyelevvel’ini biliriz, demenin de faydası yok. Ortada bir yolsuzluk varsa, hırsızlık varsa, gidilsin üstüne. Ak koyun, kara koyun çıksın ortaya. Gelelim Cemaziyelevvel hikâyesine.

Cemaziyelevvel, hicri takvimin beşinci ayıdır. Osmanlılar döneminde arşiv işlerine büyük önem verilir, devlete ait belgeler titizlikle saklanırdı. Şimdiki gibi dosyalama sistemi olmadığından, arşiv işleri için çuvallar kullanılır, her aya ait biriken evraklar torbalarda saklanırdı. Ayrıca bu torbalar birbirine karışmasın, arandığı zaman daha rahat bulunsun diye, üzerine ilgili ayın ismi büyük harflerle yazılarak mahzende saklanırdı.

O yıllarda, memurun birinden, Cemâziyelevvel ayına ait belgelerin bir kutuya konularak, kutunun ağzı mühürlendikten sonra başka bir yere götürülmesi istenir. Arşivde görevli dar gelirli memur, sandığı torbaya boşalttıktan sonra, boş torbayı alıp evine götürür. Bir süre sonra da, yoksulluktan dolayı, bu torbadan iç çamaşırı diktirip, onu giymeye başlar. Torbanın üzerindeki yazı, ne kadar yıkadılarsa da bir türlü çıkmaz, çamaşırın arka bölümünde öylece kalır.

Bir gün işyerinde birlikte çalıştığı arkadaşlarından biriyle, görevli olarak gittiği bir yerde soyunup yatmaya başlayınca, nasıl olduysa, bu yazıyı görüp kendi aralarında gülüşmeye başlarlar. Yıllar sonra bu memur, önemli makamlara gelir. Başlar asıp kesmeye. Kendini herkesten büyük görmeye, altındakileri ezmeye. Onun bu davranışlarını duyan oda arkadaşı,
-Ona selam söyleyin, benim ağzımı açtırmasın, giydiği donu ima ederek, ben onun cemâziyelevvel’ini bilirim, demiş.

HATIRLATALIM DEDİM
Eğer bugün savcılarımız, hakimlerimiz hiçbir baskı ve tehdide boyun eğmeden görevlerini yapabiliyorlarsa, bu güven verici bir gelişmedir. Bunu kim engellemeye çalışabilir, bundan kim rahatsız olabilir? Bakınız, ortada son derece vahim ve ağır ithamlar var. Anayasamıza, yasalarımıza göre suç teşkil eden ithamlar var. Bırakalım yargı işlesin, bırakalım hukuk işlesin. Bırakalım ak ile kara ortaya çıksın. Süreci bulandırarak, hakimleri savcıları tehdit ederek, hiç kimse hiçbir yere varamaz.(21.04.2009-Recep Tayyip Erdoğan)

Dört yıl önce olduğu gibi, bugün de bu söz söylenmiş olsaydı inanın, ülkemiz için çok daha güzel olacaktı.
Yalanın, talanın, hırsızlığın, yolsuzluğun, yoksulluğun olmadığı, sağlık ve huzur dolu bir yeni yıl diliyorum. Kalın sağlıcakla…