Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


CENNET ANA

CENNET ANA


Bundan bir ay önce, Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle bir yazı yazmıştım. Yazının başlığı “Pet Şişeler”di.
Yazıda, çilekeş, fakat kanaatkar ve vefakar bir kadından bahsetmiştim. Gönlümce onu yılın kadını seçmiştim. En kısa zamanda kendisini bulup ödülümü ve hediyemi taktim edeceğim demiştim.
Yazımı, sağ olsunlar, birçokları gibi , Halk Eğitim`in Çocuk Bakım Elamanı kursunun çok değerli kursiyerleri de okumuşlar ve değerlendirmişler.

“Acaba Selim Hoca, bundan sonra yılın kadınını bulabildi mi” diye merak etmişler. Hadiseden kursun değerli öğretmeni Esma Hanım sayesinde haberdar oldum.
Yazımın okunmasından ve yankı bulmamışından, şahsım adına memnun oldum. Aynı zamanda sorumluluğum da bir kat daha arttı. Hassasiyetlerinden dolayı, Esma Hanım`a ve değerli kursiyerlerine çok teşekkür ediyorum. Anlıyorum ki, vicdanlar kararmadıkça bu toplum, dimdik ayakta durmaya devam edecektir.
Memnun olmasına olmuştum ama sorumluluğum bir kat daha artmıştı.

Kadının adını ve adresini bilmiyordum. El işaretiyle evini göstermişti. Adresi , hayali bir işaretten ibaretti. Adres, koca Zeytinlik`te haritada bir nokta gibi bir şeydi. Tek ümidim yollarda kendisine rastlaya bilme ümidimdi veya günün birinde tekrar okulu gelebilir düşüncesiydi. Ne de olsa pet şişeler günden güne birikiyordu. Ogün bugün dört gözle yollarını gözledim. Aradan bir ay geçti. Bir izine rastlayamadım. Zaman uzuyordu. Duyarlı kursiyerlere ve vicdanıma karşı sorumluluğum vardı.

Her zamanki gibi o gün de mesai bitmek üzere idi. Okuldan ayrılma vakti gelmişti. Tam ayrılıyordum ki okulun cümle kapısında ona rastladım. Bu sefer yalnız değildi. Yanında hasta biri vardı. Adam çökmüş vaziyette idi. Kocası olamazdı. Çünkü, kocam ben 24 yaşındayken öldü demişti. Onları karşımda görünce nasıl sevindim bilemezsiniz.

Kadının elinde bir takım evraklar vardı. Hoş geldiniz, ne istiyorsunuz dedim. Kadın, elindeki evrakların fotokopisini çektirmek istiyormuş. Hemen kendilerine yardımcı oldum. Okulumuzun diğer personeli de yardımcı oldu.
Bir iki hasbıhalden sonra kadın, beni tanıdı ve pet şişe hadisesini hatırladı. Bir anda yüzü güldü. Yanındaki için ` bu benim hasta olan çocuğum, ben öldükten sonra mağdur olmaması için , memleketimde neyim var, neyim yok, sattım, şurada bunun üzerine iki gözlü bir ev aldım. Elimdeki kağıt da evin tapusu. Bizden ve tapunun fotokopisini istiyorlar. Onun için gelmiştim.` dedi.

Kadının, çocuğum dediği 58 yaşında bir adamdı. İlk karşılaşmamızda, çocuğum deyince, ben de ufak bir şey sanmıştım. Anaların gözünde evlatları hiç büyümüyormuş. Bunu bir kez daha anladım.
Yılın kadınının adı CENNET`ti. Hasta oğlunun adı Ahmet`ti. Yozgat`ın Sarıkaya ilçesinin Akçadam Köyü’ne kayıtlı idiler. Yılın kadını 76 yaşındaymış.
Fotoğraflarını çektim. Ana- oğul güzel de poz verdiler. Cennet Ana, fotoğraf çekeceğini bilsem, biraz daha üzerime başıma çeki düzen verir öyle gelirdim, bile dedi. Çektiğin fotoğrafları ne yapacaksın diye sordu. Sizi merak edenler var , onun için gazeteye basacağım dedim.

“Aman oğlum, gazeteye mazeteye basma, Gazeteye basarsan benim müdür olan oğlum ğörür, bana kızar , aile saadeti de tehlikeye girer,” dedi.
O halde bile kendisiyle hiç görüşmeyen müdür oğlunun alile huzurunu düşünüyordu.
İşte cennet, bu Cennet Ana`nın ayaklarının altında olsa gerek diye düşündüm.

Takdir sizin.
Bu yazıyı yazmama sebep olan Esma Hanım`a ve duyarlı kursiyerlerine teşekkür ediyorum.