Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Zeki ORDU


CERİDE-İ HÜSEYİNMESCİT

CERİDE-İ HÜSEYİNMESCİT


“Yazmak ölümün elinden bir şeyler almaktır” demiş bir edebiyat öğretmeni. Bu söz çok etkilemiş olmalı ki zaman içinde yazmaya başlamış Nurten Akpunur. Şimdilik üç eserde imzası var. “Dağların Eteğinde, Yabancı ve Hazan” adlı romanların okuyucuyla buluşmasında belki bu sözün de büyük etkisi ve katkısı var.

Yazı, kâğıdın keşfiyle mekânını sabit olmaktan kurtardı. Artık kitabelerde, kayalıklarda, mezarlıklarda değil kütüphanelere girdi. Yani evlerimize kadar geldi. Her ne kadar internet denilen sihirli vasıta bize bazı bilgileri ulaştırıyorsa da; kâğıt denilen şeklen basit mana itibariyle esrarengiz bir hüviyete sahip şeyin yerini hiçbir şey tutmuyor.

Biz doğu milleti olarak sözlü kültürle beslendik. Kültür devamlılığımız böyle geldi bugünlere. Ancak sözlü kültürde esas her zaman bilinmesi şart olan bilgiler için en kalıcı yol. Ancak sanat, edebiyat, muhtelif bilgiler, ilmi çalışmalar bir kayıt altına alınmadıktan sonra unutulup gidecektir. Yani bir şekilde hayatımızdan çıkacaktır.

Kâğıt eskilerin tabiriyle “kisve-i taba” bürününce ortaya; gazete, dergi, kitap ve bunlara benzer şeyler girdi hayatımıza. Kitap kalıcı bilgilerin adresi, gazete ise anlık bilgileri en seri bir şekilde daha geniş kitlelere duyurulmasına yaradı. Dergi ise üstat Cemil Meriç`in ifadesiyle “hür tefekkürün kalesi” hüviyetini aldı.

Bu kadar girizgâhtan sonra sadede gelelim. Daha düne kadar “belde” hüviyeti taşıyan evveli köy, ahiri mahalle olan Hüseyinmescit`de aynı ismi taşıyan mütevazı bir okul ikinci gazeteyi çıkardı. Malum ülkede anlı, şanlı, namlı ve alımlı okullar var. Üstelik o okulların maddi durumları da iyi. Hatta özellikli öğretmenlere de sahip. Matbaa da ayaklarının dibinde olduktan sonra geriye “helva yapmak” kalıyor. Belli ki helva sevmediklerinde böyle işlere tevessül etmiyorlar. Bazılarının bol fotoğraflı dergiler çıkardığına şahit olmuşluğumuz var.

Hüseyin mescit ilk/ortaokulu ikinci gazeteyi kendi öğrenci ve öğretmenlerini emekleriyle çıkardı. Gazetede okula, çevreye, eğitime, spora ve daha birtakım konulara temas ederek ortaya gazete dergi arası bir çalışma çıktı. Elbette hiçbir eser kolay çıkmıyor. Aslı köylü olan bu öğrenciler ve oradaki öğretmenlerin gayretleri ile ortaya çıkan bu esri çevre ilçelere ve bazı illere gönderdi. Artık Terme`de olan bu çalışmayı gittiği yerdeki kişilerle de tanışmış oldu.

Asıl o gazetede çalışmaları olan öğrencileri düşünüyorum. Hatta öğretmenleri… Kim bilir buradan aldığı şevk ve zevk ile girişte de bahsettiğimiz Nurten Akpunur Hanımefendi gibi daha kalıcı eserlere imza atmasın. Kimse dünyaya ilim ve sanat erbabı olarak gelmiyor. Her eser; bilgi, beceri, gayret, sabır ve emek ister. Atalarımız “Zahmetsiz rahmet olmaz.” sözünü boşuna söylememiş.

Mütevazı kaynakları ve diğer imkânları ile ikinci gazeteyi çıkaran Terme Hüseyinmescit İlk/Ortaokulu en azından senede bir sayı daha çıkararak yoluna devam edeceğini tahmin ediyorum. Aynı zamanda da yıllar sonra ismi ülke çapında duyulacak yazar, şair ve muhtelif özelliklere sahip kişilerin yetişeceğine inanıyorum. Bu kişiler sadece Terme`nin değil Ülkenin bir değeri olarak tarihteki yerini alacaklar.
Rahmetli dedem “Dünya kalemle kılıcın arasındadır” derken kalemin ne kadar güçlü olduğunu bana anlatmaya çalışıyordu. Küçüktüm ve çocukluk muhayyilem o zaman bunu almıyordu. Yani “Bu terazi bu sıkleti çekmiyordu.”

Okurlarımız başta olmak Hüseyinmescit Gazetesi`nde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Ne demiş atalarımız “Marifet iltifata tabiidir.”
Okurlarımız olmasa yazıların ne kıymeti olacak ki…