Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Seyfi GÜNAÇTI


Çeşitleme

Çeşitleme


Terme`de ilk öğretmenevi, bugünkü Özel İdare binasının yanındaki işhanının son katında (3. kat) 1983 yılında açıldı. Çarşamba Caddesi`n-deki bugünkü yeri, öğretmenevinin 4. mekanı olur.

İlk açıldığı yıllarda gazete okumak ya da satranç oynayanları seyretmek için fırsat buldukça ben de öğretmenevine giderdim. O yıllarda öğretmenevinin müşterisi çoktu. Özellikle hafta sonları öğretmenevinde oturacak yer bulamazdık. İki hizmetli çalışmasına rağmen servis yapmaya yetişemezdi.
Bazı öğretmenlerin farklı bir çay isteme üslûbu vardı. “Hayrettin! Bize iki çay…” der, sonra da, “Tavşan kanı olsun” diye eklerdi.

Bu ifade sadece öğretmenevine has değildir. İnsanlar tanıdıkları, samimi oldukları garsonlara da bu hatırlatmada bulunurlar.

İyi de neden “tavşan kanı”?

Bugüne kadar ne tavşan boğazladım, ne de tavşan kanı gördüm. Acaba tavşan kanı, iyi demlenmiş çayın rengine mi benziyor? Bir araştırma yaptım. Ekşi Sözlük`te bir okuyucu,

“Demli, lezzetli, ince belli bir bardakta içilmesi gereken çay” demiş. Bir diğeri, “Renginden ötürü değil, tavşan kanının çokluğundan ötürü yapılan benzetmedir” diyor. Tabii Ekşi Sözlük bizim için ölçü değil. Lakin bu görüşü paylaşan başka siteler de var.

Bunun gibi, bazı renkler ve niteliklerle özdeşleşmiş yiyecekler ve hayvanlar bulunuyor.

“Biraz tereyağı, nar gibi kızarmış ekmek ve bir bardak çay… Değme keyfime!”

İyi pişmiş ekmeğin rengi nara mı benzer?

Araştırdım. Meğer burada kast edilen ekmek, mısır ekmeği imiş. Gerçekten kuzinede pişmiş mısır ekmeği nar gibi kızarıyor. Bir de yanında taze yoğurdu düşünebiliyor musunuz?

Hemen hatırlatalım, bu ifade sadece ekmeğe has değil, tavuk için de kullanılıyormuş:

“Nar gibi kızarmış tavuk.”

Tavuktan söz açılmışken, ata da bir paragraf ayıralım.

At, tarihte Türk`ün dostu, barışta vefalı, savaşta cefa çeken yoldaşıdır. At, özel bir hayvandır. Sahibi ölse, asla onun yanından ayrılmazmış. Atın kılları olmaz, yeleleri vardır. Atın yavrusuna tay, doğuracak yaşa gelmiş olanına kısrak, erkeğine aygır denir. Sürü halinde kırlarda dolaşan atlara yılkı denir.

Atın rengi olmaz, don`u vardır. Vücudu kaplayan beyaz ve siyah tüyler eşit olarak dağılmışsa, buna kırat denir.

“Kıratın yanında duran, ya huyundan, ya suyundan.”

Bütün bedeni parlak beyaz tüylerle örtülü olan ata `beyaz at` denir.

“Beyaz atlı şimdi geçti buradan.”

Atın siyahına “yağız” denir:

“Meşin kırbaç şakladı, yağız atlar kişnedi.”

Bir dakika araba yerinde durakladı.” (F. N. Çamlıbel)

Atın al`ı da vardır, dorusu da.

“Yeleleri alevden al bir ata binmiş.”

At üzerine atasözleri ile yazımızı bitirelim.

*Türk, çadırda doğar, at üstünde ölür.

*Yumuşak huylu atın çiftesi pek olur.

*Aç at yol almaz, aç it av almaz.

*At beslenirken, kız istenirken.

*Yörük at, yemini kendi artırır.