Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Yılmaz İMANLIK


ÇINAR SOHBETLERİ-6

ÇINAR SOHBETLERİ-6


Beni görünce yüzüne ayçiçeği gibi bir tebessüm dalgası yayıldı. “Sonunda geldin işte!” der gibi sevinçle gözlerime baktın.
Beni ne kadar da özlemişsin. Doğrusunu istersen ben de seni çok özledim. Şöyle iki dost gibi dertleşmeyi, ruhumuza çöreklenen kirli bulutları dağıtmayı inan çok özlemişim be dostum!

Evet, sonunda geldim. Hem de bir daha gitmemek üzere. Artık daha sık görüşürüz. Sen bana o ihtişamla kalabalıklar içerisinde nasıl yalnız kaldığını anlatırsın, ben de sana kalabalıkların girdabında nasıl acı çektiğimi.
Çiçeklerim vardı benim. Bir bahar dolusu çiçeklerim. Sana hep onları anlatırdım hatırladın mı? Hepsini bir başka baharın kucağında bıraktım şimdi. Artık çiçeksiz bir baharın galiba tam ortasındayım. Bahar denilebilir mi? Kim bilir belki de sonbahar demeliyim. Onları özlemek bile ayrı bir gelincik bahçesi büyütüyor içimde. Hani bazen insan özlemeyi bile özler ya en azından özleme özgürlüğüm var.

Belki de çiçeklerim beni hiç affetmeyecek biliyor musun? Çünkü onları, bana en çok ihtiyaçları olduğu zaman bıraktım. Daha doğrusu bırakmak zorunda kaldım. Hayat bazen garipliklerle doludur. İstediğin şeyi, istediğin zamanda yapamazsın. Zaman her şeyin kontrolünü eline alır. Seni o yönetir. Onun hükümranlığı karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bizimki de öyle oldu sevgili dostum.

Şimdi nasıl bir dünyadayım. Hangi oyunun başrol ya da figüran oyuncusuyum. Bunu zaman, istediği zamanda gösterecek. İşin en kötüsü de bu oyunu ben yazamıyorum. Sadece bana biçilmiş rolü oynuyorum. Bu oyunda sen benim sırtımı güvenle yaslandığım en önemli arkadaşımsın. Her yorulduğumda dinlenmek için, güneşin bunaltıcı sıcağında gölgelenmek için soluğu senin kollarının altında alacağım. Bu dünyada iyi ki varsın! Ocak,2011,Terme