Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Seyfi GÜNAÇTI


Cömertlik


Dinimizin övdüğü güzel huylardan biri. Eski ifadesiyle ´sehavet´.

?Karşılık beklemeden vermek, ihsanda bulunmak? anlamına geliyor.

Eskiler cömertliği üçe ayırmışlar: 1.Cömertlik, 2.Cûd, 3.Îsar.

Cömertlik; ihtiyacı olmayan şeyleri vermektir. Cûd; Malının çoğunu dağıtıp, geri kalanını kendisine bırakmaktır. İsar ise, ihtiyacı olan şeyleri de vermektir. Cömertliğin en üst derecesi îsardır. Buna diğerkâmlık da denir.

Cömertliğin zıddı cimriliktir. Cimrilik; eli sıkı olmak, hasislik demektir. ?Harcanması gereken malı sarf etmekten kaçınmak? ve ?Aşırı mal tutkusundan dolayı gerekli yerlere harcama yapmamak? diye de tarif edilmiştir.

İslâm´da cömertlik övülmüş, cimrilik ise yerilmiştir. Yüce Allah (CC) İsra Suresi 29. Âyetinde, ?Elini boynuna asıp bağlama (cimri olma). Onu büsbütün de açıp saçma (israf etme)? buyurmuştur. Peygamber Efendimiz (SAS) bir hadislerinde, ?Allah cömerttir, cömertliği sever? ve ?Allah katında cömert cahil, cimri âlimden üstündür? (Darekutnî) buyurmuştur.

Pek çok kimse soy isim olarak cömertliği seçmiştir. Haziran 2016 istatistiklerine göre Türkiye´de cömert soyadını taşıyan 1.426 kişi bulunmaktadır. Ahmet Cömert (Güreş hakemi), Murat Cömert(Sivassporlu futbolcu), Mustafa Cömert (mevlithan), Zeynep Cömert(Diş hekimi)?

Hiç tahmin etmiyordum ama bu vesile ile ülkemde ´cimri´ soyadını taşıyanların da bulunduğunu öğrenmiş oldum. Tam 148 kişi!

Yukarıda cömertliğin mertebelerinden söz ettik. Bunu daha iyi anlamak için, cömertliği dillere destan olan Hatim-i Taî´den bir kıssa nakledelim.

Hatim-i Tâî´ye sormuşlar:

-Kendinden daha cömert birini gördün mü?

-Evet gördüm.

-Kimmiş o?

-Bir gün yetim bir gence misafir olmuştum. Bana bir koyun kesip ikram etti. Koyunun bir yeri çok hoşuma gitmişti. ?Burası gerçekten lezzetliymiş? dedim. Genç dışarı çıktı. Üç koyunu varmış. Birisini az önce benim için kesmişti. İkisini de şimdi kesmiş. Benim sevdiğimi söylediğim kısımları pişirip önüme getirdi. Ben olanların farkında değildim. Giderken kapının önündeki kanları görünce sitemle sordum;

-Üç koyunun üçü de kesilir mi?

-Sübhanalllah! Bunda şaşılacak ne var? Bir şey sizin hoşunuza gitmiş. Bunu yapmak da benim gücüm dahilindedir. Bunu sizden esirgemem hiç uygun olur mu?

Bunu dinleyen Hatim-i Tâî´nin arkadaşları sorarlar:

-Yetim gencin ikramına karşılık siz de ona bir şey verdiniz mi?

-Verdim ama pek mühim sayılmaz.

-Ne verdiniz?

-Üç yüz deve ile beş yüz koyun.

-O halde sen ondan daha cömertsin.

-Hayır. O genç benden daha cömerttir. Çünkü o malının tamamını verdi. Ben ise malımın çok azını verdim. Bir fakirin yarım ekmeğinin tamamını misafirine vermesi mi daha mühimdir, yoksa zenginin sürüsünden bir deveyi misafirine ikram etmesi mi?

Bunlar günümüze uyarlanabilen örnekler değil gibi görünüyor. Yarısından da vazgeçtik, çeyreğini uygulayabilenlere ne mutlu!