Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


ÇÖPLÜKTE BİRLEŞENLER

Derste ünlü vatan şairi Namık Kemal´in kendine has bir şiirini işliyorduk. Şiir metni üzerinde sınıfça müzakereler yapıyorduk.


Derste ünlü vatan şairi Namık Kemal´in kendine has bir şiirini işliyorduk. Şiir metni üzerinde sınıfça müzakereler yapıyorduk.
Şair ?Murabba?sının son dörtlüğünde şöyle diyordu:
?Memleket yok oldu, fakat hâlâ sen-ben davası bitmedi.
Bu durumda bize bizden başka düşman olmaz.
Ey vatanseverler, düşmanın eline düşmüşüz, Allah için,
Artık yeter, bencilliği, bütün tutkuları terk edin.?
Namık Kemal 1888 yılında vefat ettiğine göre muhtemelen bu şiiri 1880´li yıllarda yazmış. Yani Osmanlı´nın ?hasta adam? diye nitelendirildiği netameli dönemde.
Şair, zamanında sen-ben kavgasının ayyuka çıktığından, milletin arasına tefrika girdiğinden, bu durumun sonucu olarak düşmanın eline düştüğümüzden, memleketin elden gittiğinden, lâkin bütün bu olanların farkına varılamadığından ve hâlâ bencilliğin kol gezdiğinden bahsederek adeta isyan ediyor. Artık yeter diyor.
Şairin sesine kulak verilmediği için koskoca Osmanlı Devleti tefrika yüzünden yıkılmış. Hasta adam iyileşemeden mevtâ olmuş.
Bu hakikatlerin dile getirilmesinin üzerinden neredeyse bir buçuk asır geçmiş. O zamandan bu zamana ne değişmiş?
Ortadoğu´yu, komşularımız Irak´ı, Suriye´yi görüyoruz. Komşularımızı saran ateş bizi de yakıyor. Buralarda yaşayanlar Namık Kemal´in dediklerine kulak verselerdi acaba mülteci durumuna düşerler miydi? Şayet ibret alınsaydı tarih tekerrür etmezdi diye düşünüyorum.
Geçenlerde bir televizyon kanalında bir Suriyeli mülteci düzgün Türkçe´siyle memleketinde, iç savaş öncesinde yaşananları şöyle anlatıyordu. Aynen bundan yüz elli yıl önce vatan şairimiz Namık Kemal´in dediklerini söylüyordu.
?Savaş öncesinde bizler Suriye´de hepimiz peşin hükümlüydük ve bu peşin hükümlerimizle beraber yaşıyorduk.
Hepimiz ayrım yapmaya başlamıştık.
Bu hayat tarzımız yavaş yavaş artarken hiç kimse ama hiç kimse bugün yaşadıklarımızı aklına bile getiremiyordu.
Şiiler iktidarda oldukları için hiç kimseyi beğenmiyorlardı.
Sünniler çoğunlukta oldukları, Hıristiyanlar ise zengin oldukları için hiç kimseyi dinlemiyorlardı.
Türkmenler başka, Kürtler ve Araplar başka telden çalıyorlardı.
Özetle kimse kimseyi dinlemiyor ve kimse kimseyi beğenmiyordu.
Herkes dedikodu yapıyor ve sosyal medyada herkes birbirine küfrediyordu.
Herkes herkesten kaçıyor, kimse kimseyle konuşmuyor ve gittikçe ilişkiler sertleşiyordu.
Herkes ama herkes çok biliyor, herkes en ahlaklı, en dindar ve de en namuslu benim diyordu.
Savaş çıktı, hepimiz ülkemizi terk etmek zorunda kaldık. Kendimizi ve çocuklarımızı kardeş ülke Türkiye topraklarına zor attık.
Şimdi durum değişti, hepimiz ve büyük çoğunluğumuz çöplüklerde birleştik.
Çöp toplarken artık kimse kimseyle tartışmıyor ve kavga etmiyor. Çöplüğe düşünce kardeş olduk ve birleşmeyi öğrendik.? dedi.
Suriyeli mültecinin yaptığı vahim tespit Sosyoloji kitaplarına, demokrasinin evrensel değerlerine altın harflerle yazılması gereken tespitlerdi.
Öyle anlaşılıyor ki tarihten ibret almayanların birleşeceği yer maalesef çöplük oluyor.
Mülteciler gibi çöplükte birleşmemek için birlikte yaşamanın kıymetini bilmemiz gerekiyor.
Yoksa ?çöplük kardeşliği? kaçınılmaz olur.
Cenab-ı Allah aziz milletimizi bu tür felaketlerden korusun.