Bugün, 23 Nisan 2024 Salı

B.Rahmi ÖZEN


DAĞ MUSİKİSİNİN SALTANATIYLA YAŞAMAK-ııı-

DAĞ MUSİKİSİNİN SALTANATIYLA YAŞAMAK-ııı-


    Bir rüya yaşıyoruz, doğanın kalbinde.
    Güneş, başını alıp kaybolurken önümüzden akşamın serinliği düşüyor üstümüze.
        Biraz sonra yıldızlar ve ay parlaklığını yansıtıyor üstümüze. 
    Ve dingin, tatlı, serin bir dağın kollarında uykuya dalacağız az sonra. Belki ilk kez tadını çıkaracağız uykunun.
    Sessizlik ve dinginlik kuşatmasından sonra çılgınca seslenmek geliyor, içimizden.
    Dağlarda dışımızdaki sesin yerini dinginlik alıyor. O ruh halini yaşatıyor dağlar bize.
    Geceyle birlikte dağ müziğinin saltanatı başlıyor ruhumuzda. 
    İçimizdeki; bağımsızlık duygusuyla dağların mistik sessizliği ruhsal frekansımızla ne güzel ne denli uyuşuyormuş meğer.
    Doğanın kendine özgü dinginliği kendisiyle bütünleştiriyor bizi!
    Kent gürültüsünden kurtulan ruhumuzun sınırsız özgürlüğünü yaşıyoruz. 
    İnsanlar, burada bir gaz tüpü gibi sıkıştırılmış mutluluğu kentlere taşıyabilirdi hâlbuki diyerek gençleri beyin jimnastiğine çağırıyorum. 
    Tadını, serinliğini, dinginliğini ve mutluluğunu cennetten ödünç almış bu doğayı, insan isterse taşıyabilirdi kentlere.
    Doğa ile bütünleştikçe; ağaçtan ve kuştan yoksun, öcü gibi itici ve ürkütücü kentlerin şimdi bir beton mezarlıktan farksız olduğunu anlıyoruz, buraya gelince.
    Dingin doğadan cırcır böceklerinin akşam musikisi gibi sesi geliyor.     
    Kentin kirli karmaşasının karşısında cırcır böceklerinin korosu ruhumuzu ne kadar dinginleştiriyor.
    Bir gezi sebebiyle içimize doğan bu güzelliği; ömür boyu gaye edinip kente ulaştırmamız hâlâ mümkün müdür bilemiyorum.
    Sonra kendime gelip; insan yozlaştırmadı mı kentleri, insan bırakmadı mı ketleri ağaçsız ve soluksuz, diye bir soru soruyorum.
    İnsan, bir şeyi ülkü edinir de o noktaya doğru kararlı bir adım atarsa, başaramayacağı hiçbir şey yoktur.             Yeter ki; insan bir kere niyetlenmiş olsun, güzele ulaşmaya…
    Kentleri egemenliği altına almış gürültüyü, tozu, kiri, pası, egzoz kokusunu; ağaçları, akarsuları ve kuşları kente taşımakla mezara gömelim diyorum. Ağaç dallarında kuşları konuşturalım! Bülbüllerin doğal bestelerini dinleyelim, diyorum.
    Olur mu bu, bozulur mu bu büyü?
    Dilersek bu büyü bozulur, dostlar! Çözülür; dili kuşun, arının, böceğin. Kırılır, kelebeklerin kanadına vurulmuş zincirler.
    Uğur;
    Boş yere yaratıldığını zannettiğimiz her varlığın doğada bir rolü olduğunu hatırlamak ne güzel…
    Kendisi için yaratılmış varlıkları yok eder ve rollerini yapacak sahneyi ortadan kaldırırsa insan,  ruhu hoyratlaşır ve mutluluğu kaçırır elinden...