Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Seyfi GÜNAÇTI


Dağlar Kızı Reyhan

On günden beri Samsun´dayım. Emekli olduğum için yarıyıl tatiline bir hafta önce çıktım!


On günden beri Samsun´dayım. Emekli olduğum için yarıyıl tatiline bir hafta önce çıktım!
Bu süre içinde üç kitap okudum. Bu, neredeyse 6 ayda okuduğum kitap sayısını geçiyor. Nedense okul zamanı kitap okumaya yeterli zamanı ayıramıyorum.
Okuduğum kitaplardan biri de Türk sinemasının önde gelen kadın oyuncularından Filiz Akın´a ait: Hayata Merhaba.
Filiz Akın, Türk sinemasının dört yapraklı yoncasından biri. Duygu Asena, Türk Sinemasının önde gelen 4 kadın oyuncusunu bir kitapta toplamış ve adını ´Dört Yapraklı Yonca´ koymuş.
Kimler var bu kitapta?
Türkan Şoray, Fatma Girik, Hülya Koçyiğit ve Filiz Akın. Bana göre de bunlar, Türk sinemasında ilk 4 sırayı alacak kadın oyunculardır.
Sinemaya ilgisi olan benim akranlarım Filiz Akın´ı daha çok, başrollerini Kartal Tibet ile paylaştıkları ´Dağlar Kızı Reyhan´ filmi ile hatırlayacaklardır. 1943 yılında Ankara´da doğan Filiz Akın, 1962 yılında oynadığı ´Akasyalar Açarken´ filmi ile sinemaya adım atar. 1964 yılında film yönetmeni ve yapımcı Türker İnanoğlu ile evlenir ve bu evlilikten İlker İnanoğlu isimli oğulları doğar. 1971´debu evlilik sona erer. Filiz Akın, 1994 yılında eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal ile evlenir. 2002 yılında yutak kanserine (nazofarinks) yakalanır.
Dünyada kanser konusunda en ehliyetli hastane olarak bilinen ABD´nin Houston şehrindeki MD Anderson Hastanesinde tedavi görür ve şifa bulur. Herkesin ABD´de tedavi görme şansı yoktur ama orada tedavi gören herkes de kanseri yenemez. Filiz Akın; hayata bağlılığı, iradesi ve kanseri yeneceğine dair olan inancı ile hastalığı atlatır.
Tedavi sürecinde yaşadıklarını o günlerde Sabah Gazetesinde tefrika halinde yayınlamış. Lakin ben herhangi bir yazısını okuduğumu hatırlamıyorum.
Kanser, amansız hastalık. Adı bile insanı ürkütmeye yetiyor. Başlangıçta teşhis konulamayan vakalarda, çoğu kere sonuç kötü oluyor. Lakin vaktinde anlaşılırsa tedavi şansı yüksek oluyor. Bunun için uzmanlar, ?Kanserden korkma, geç kalmaktan kork? diyorlar.
Filiz Akın, kanseri kendisine sorun etmemiş. Hastalığın hiçbir döneminde karamsarlığa kapılmamış. Tedaviye neredeyse güle oynaya gitmiş. Hatta onun yanında kendini tutamayıp ağlayan bazı yakınlarını o teselli etmiş. Tedavi sırasında doktorlarla espiri bile yapmış. Bir seferinde, yarım saat süren MR´dan çıktıktan sonra, makinenin çıkardığı ?Tık tık tık, tak tak tak?? seslerini, yolda çukur kazan inşaat makinesinin sesine benzeterek, teknisyene ?İnşaat bitmedi ise tekrar girebilirim? bile demiş.
Onun bu metanetini ve inancını gören doktorları, diğer hastalara moral vermesi ve olumlu örnek olması açısından yaşadıklarını bir kitap haline getirmesini istemişler. O da bunu yapmış. Bana göre iyi de etmiş.
Kitabı ilk gördüğümde, ?Ben de yazdım işte? türünden bir kitaptır, diye düşünmüştüm. Hatta ilk sayfalarını biraz zoraki okumuştum. Ancak sayfalar ilerledikçe bitirmeden elimden bırakamadım.
Filiz Akın kitabında hastalığı yenmek için öncelikle inançlı olmak gerektiğini söylüyor. Burada dini inançtan söz etmiyorum. Zaten o da kitabında dini inanca yer vermemiş. Ne, ?Allah´tan şifa diledim? demiş, ne de ?Beni sağlığıma kavuşturan Rabbime şükrediyorum? demiş. Hep ´Tanrı´ kelimesini kullanmış. ?Ben bu hastalığı bana Tanrı´nın bir uyarısı olarak aldım? ve ?Oğuz Aral´ı kaybettiğimizi okuyunca çok üzüldüm. Tanrı rahmet eylesin.?
Sadece bir yerde Allah kelimesi geçiyor. Onda da bir sitem ve inanmazlık havası var. Kanserden ölen çok yakın bir arkadaşına, ölümünden sonra yazdığı mektupta şöyle diyor:
?(Ölümün) İyi ki ´tık´ diye aniden kopmadı. Dualar yağdırdığımız Allah nerede? Tanrı bizi unuttu.? (Sayfa: 155)
Bu haliyle bile ben kitabı faydalı buldum. O, inançlı insanların yapması gerekeni yapmış. ?Allah´tan gelene bir diyeceğimiz yoktur? dememiş ama ?Bu, bana Tanrı´nın hediyesi? demiş ve hastalığı kabullenmiş. Tedavi için alternatif tıp dahil her tedbire başvurmuş. Belki de yukarıda yer verdiğimiz kelimeler, Filiz Akın´ın kendi ifadesi değil de, kitabı yayına hazırlayan Bircan Usallı Silan´ın düzeltmesi olabilir.
Ben Filiz Akın´ın; o eskiden tanıdığımız nezaketi, zarafeti ve sevimliliği ile ´Dağlar Kızı Reyhan´ olarak kalmasını istiyorum.