Bugün, 17 Nisan 2024 Çarşamba

Selim EROĞLU


DEDEM BALIK SEVMEZDİ


Günümüzün en popüler tarihçilerinden Talha UĞURLUEL bir dizi etkinlikte bulunmak üzere ilçemize gelmiş. Sohbetler etmiş, konferans vermiş, kitaplarını imzalamış. Adeta bir tarih rüzgarı estirmiş.

Kendisini bizzat tanımıyorum, televizyon programlarından aşinalığım var. Bir tarihi mekanı, bir tarihi olayı turist rehberi edasıyla anlatmasıyla ünlü. Tarihin ayrıntılarında geziniyor. Tarihi olayları, mekanları anlatırken teknolojik nimetlerden azami derecede istifade ediyor. Böyle yapmakla tarihi hem sevimli hale getiriyor hem de geniş kitlelere yayıyor.

Bu yazın yolum Eyüp Sultan´a düştü. Baktım Sokullu Mehmet Paşa´nın türbesinde bir grup insan ve başlarında tok sesli bir zat. Başlarındaki zat davudi sesiyle anlattıkça anlatıyor ve millet pür dikkat onu dinliyor. Ses bir yerlerden tanıdık geldi. Başımı çevirip baktım, benim televizyonlardan tanıdığım Talha UĞURLUEL. Biraz kulak misafiri oldum. Anlatırken adeta kendinden geçiyor ve dinleyenleri mest ediyordu.

Talha UĞURLUEL, ilçe merkezinde bir nice etkinlikten sonra, birilerinin tavsiyesiyle olsa gerek, Yeni Cami köyüne gitmiş. Tarihi tahta cami ve çevresindeki mezarlarla ilgili çekim yapmış. Yaptığı çekimi sosyal medyadan baştan sona büyük bir merakla izledim. Bizim sıradan diye baktığımız hadiseleri tarihi gerçeklerle bağdaştırmış. Yörede yaşayan halkla da görüşmüş. Bir ibaresine vuruldum. Yarım asırlık hayatım gözümün önünden filim şeridi gibi geçti. Bizim bildiğimiz, gördüğümüz fakat tam bir mana veremediğimiz bir hakikati tarihi gerçeklerle gün yüzüne çıkarıyordu.

Neydi bu kadar önemli olan ibare?

Yeni Camili bir vatandaş Talha UĞURLUEL´e aynen şöyle demiş:´´Sayın hocam, benim ağabeyim hala Karadeniz´den çıkan balığı yemez. Bu balıklarda atalarımın kanı vardır diye. Babam de, dedem de, onların büyükleri de yemezdi.?

Oysa balık eti yemek helal. Bunu helal olduğu bütün dini vecibelerini noksansız yerine getiren Yeni Camililer benden daha iyi bilir. Fakat bazıları halen yememeye devam ediyor. Adeta 150 yıldır atalarının yasını tutuyorlar.

Neden acaba?

Talha UĞURLUEL sebebini şöyle açıklıyor:

?Abdülhamit Han daha tahta çıkalı bir yıl olmuştu. Bir oldu bittiyle 93 Harbi dediğimiz Osmanlı- Rus savaşı çıkarıldı. Savaşın sonunda maalesef Osmanlı yenildi. Bu sıradan bir yenilgi değil, bir felaketti. Olan Rusya sınırları içerisinde Kafkasya´da yaşayan Müslüman halklara, bilhassa Çerkezlere oldu. Milyonlarca Çerkez halkı küçük küçük teknelere doldurularak Anadolu´ya sürgüne yollandı. Onlardan iki buçuk milyon kadarı Anadolu topraklarına ulaşamadan Karadeniz´in azgın sularında boğularak can verdi. Sağ kalabilenler kendilerini zor bela Karadeniz kıyılarına atabildi. Onlardan bir kısmı Terme´de Yeni Cami´ye, Elmaköy´e, Orta Söğütlü´ye, Dereyol´a... yerleşti.işte o günden sağ kalanlar Karadeniz´in azgın sularında boğularak can veren atalarını hiçbir zaman unutmadılar. Atalarının yasını tutmak için hala balık yemeyenler var. O balıklar belki de bizim atalarımızın etiyle, kanıyla beslendi diye.?

Dedem 95 yıl ömür sürdü. Balık hiç sevmezdi. Balıktan bahsedilmesinden hiç hoşlanmazdı. Balık deyince kimyası bozulur, yüzü buruşurdu. Evde balık pişirilmesine asla tahammül edemezdi. Böyle bir şey olduğunu hissederse ortalığı birbirine katardı. Aile büyümüş, dışarıdan gelinler gelmişti. Balık kültürüyle gelenler vardı. Onlara da müsaade etmezdi. İsteyen dışarıda yesin derdi. Sebebini de pek açıklamazdı. Belki de tam olarak kendisi de bilmiyordu. Çerkez olduğu için yukarıda anlatılan kültürle yetişmiş olmasına bağlıyorum.

Sebebini Talha UĞURLUEL´in programından sonra anladım. Dedeme hak verdim. Dedem haklıymış. Dedeme kızanlar haksızmış.

Bizim batıl inanç diye hafife aldığımız hadiselerin temelinde ne tarihi hakikatler yatıyormuş da haberimiz yokmuş.

Şu bir tarihi gerçek ki asırlar geçse de mazlumlar yapılan zulmü asla unutmuyor.

Hala atalarının yasını tutarak Yeni Camili vatandaşı buradan hürmetle selamlıyorum, en kısa zamanda kendisiyle müşerref olmak istiyorum.