Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Nazmi KILIÇ


DEĞERİNİZİ BİLİN

DEĞERİNİZİ BİLİN


İyi bilinen bir konuşmacı, seminerine elli liralık bir banknotu göstererek başladı. Sayıları iki yüz kişiyi bulan dinleyicilere, bu parayı kim ister diye sordu ve eller kalkmaya başladı. Daha sonra konuşmacı "bu parayı sizlerden birine vereceğim fakat öncelikle bazı şeyler yapacağım" dedi. Parayı önce buruşturdu ve dinleyicilere "hala bu parayı isteyen var mı?" diye sordu, eller yine havadaydı. Bu sefer, konuşmacı "peki bu paraya şunları yaparsam?" dedi ve elli lirayı yere attı onun üstüne bastı, ezdi, pisletti ve para şimdi pis ve buruşuktu, fakat eller yine havadaydı ve o parayı herkes istiyordu.

Konuşmacı şöyle dedi:

"Arkadaşlarım burada çok önemli bir şey öğrendiniz, burada paraya ne yaptıysam hiç önemli değil onu yine de istiyorsunuz, çünkü benim ona yaptığım şeyler onun değerini düşürmedi, o hala elli lira. Hayatımızda çoğu kez verdiğimiz kararlar veya hayat şartları nedeniyle hırpalanır, canımız acıtılır, yerden yere vuruluruz, kendimizi kötü hissederiz, fakat ne olduğu veya ne olacağı önemli değil, hiç bir zaman değerimizi kaybetmeyiz, temiz ya da pis, hırpalanmış ya da kırılmış, bunların hiçbiri önemli değildir. Seni sevenler senin ne kadar değerli olduğunu her zaman bileceklerdir".

         Hayat insana her zaman aynı yolda yürüme zorunluluğu sağlamaz. Bazen yürüdüğümüz yolları değiştirme fırsatı ve şansı tanır. İnsanın kendi iradesi dışında gelişmişse elbette sıkıntılar yaşatacak, yaşanacaktır. Çok değerli bir yaşartılışı olan insanoğlu bu değişimi ve sıkıntıları aşmasını bilmelidir.

         Her insanın yaşadığı hayat süresinde karşılaştığı çok sıkıntılı anları mutlaka vardır. Hatta bazılarımız için birçok tane vardır. Her daim kişisel çıkarlarımız birbirimizi kırmamıza, yok saymamıza, incitmemize sebep olabilir. Hayata küstürme derecesine dahi getirse bile bunları atlatmayı öğrenebilmeliyiz.

         İnsanoğlu mükemmel bir şekilde yaratılmış olsa bile nefsi dolayısıyla hata yapmaya meyillidir. Kişiler arası ilişkilerde yaşanan hatalar hayat tarzımızı, dünya görüşümüzü, insanlara ve insanlığa bakış açımızı değiştirmemelidir. Gönlünü diğer insanla kapatmamalı, beşeri münasebetlerini kesmemelidir. Bunu insan olmanın bir gereği olarak görmeli, sineye çekebilme cesaretini göstermeli, günlük yaşantısına yansıtmamalıdır.

         Herhangi bir kişiden gördüğü ihaneti diğer insanlardan da görebileceği düşüncesine kapılmak insanlığın zafiyete düşmesi anlamı taşır ki bu hem kişisel anlamda, hem de toplumsal anlamda insanlık zarar görür. İlişkiler basitleşir ve anlamsızlaşır. İnsanı insan yapan değerler zarar görür. İnsanlar her zaman birbirine muhtaçken birbirine karşı şüphe ile yaklaşması, şüphe duyması kadar zor, bir o kadar da acı gerçekle karşılaşması sanıldığı kolay değildir.

         Duygularımız ne kadar kirlenirse kirlensin, ikramlarımız ne kadar istismar edilirse edilsin kıymetimizi yitirmeyelim. Bizi üstün yapan, bizi değerli kılan güzel hasletlerimizi yitirmeyelim. Bunu kendi nefsimiz ve insanlık adına yapalım. Çevremizde duyduğumuz “İnsanlık ölmüş” sözünün ne kadar incittiğini unutmayalım.

         Yaratılış olarak insanlar çok değerlidir. Bu değer hiçbir maddi rakamla ifade edilemez. Bu değer manevi anlamda davranışlarla daha da mükemmelleşir. Bunun için her şart altında değerli olduğumuzu unutmayalım. Yaratılışımızdaki ve davranışlarımızdaki güzelliğin farkına vararak hayatımızı güzelleştirme ve değerli kılma gayretini gösterelim. Değerimizi ve değerlerimizi bilip koruyalım. Sağlıkla kalın, değerli kalın.