Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Mehmet TÜRKAN


DEP YAHU YA DA NE OLACAK HALİMİZ -2

DEP YAHU YA DA NE OLACAK HALİMİZ -2


  Konuşmaların aralarından çıkardığıma göre öğretmenleri ve idarecileri erkek arkadaşları ile olan öğrenciye yakışmayan davranışları dolayısıyla uyarmış ve TYT'ye gereceklerini, derslerine çalışmaları gerektiğini, bunların boş ve öğrencilerimize ve kızlarımıza yakışmayan davranışlar olduğunu söylemişler. Ama gel gör ki kızlarımız sanki kendilerine kötü bir öğüt verilmiş, kötü bir uyarıda bulunulmuş gibi okulun son günü erkek arkadaşlarını getirerek bu uyarıyı yapan öğretmenlerine hakaret etmeyi ve erkek arkadaşlarını getirerek öğretmenini dövdürmeyi düşünüyorlar. Dört yıl emek verdiği öğrencisinden bir öğretmenin alacağı karşılığı bu mu olmalı?
Okullarda öğrencilerimizin öyle garip davranışları oluyor ki anlamak yorumlamak mümkün olmuyor.
Mesela, alıp eline kalemi okulun koridorlarını, duvarlarını boydan boya yazmak, çizmek, aldıkları kolalı içecekleri duvarlara serpmek, ayakkabılarını çıkararak sınıfın duvarlarına ayakkabı izleri yapmak, elini duvarın yüzüne koyarak el resmi çizmek okulun duvarlarına ve sıraların üstüne futbolcu isimlerini ve kendi isimlerini kazımak, tuvaletlere üzerinde katı ne varsa atmak, tuvaletlere öğrencilerin üzerilerine su sıçramasın diye koyulan maşrapalara büyük veya küçük abdestlerini yapmak, kız çocuklarımızın katı atıklarını çöp kutuları yerine tuvalete atarak tıkanmalarını sebep olması, okulun bütün müştemilatını ve bahçelerini tahrip etmek… kısacak saymakla bitmiyor. Bir yerlerde bir yanlış var ama nerede? Bunlar kara kara düşünülmesi gereken şeyler. 
Toplumda kolaya kaçan bir yorum var o da top öğretmenlere atmak. Her şey onlarda bitiyor gibi gösteriliyor. Öğretmenler ve okul idarecileri sanki bir sihirbaz ne diyorlarsa oluyor zannediyorlar.  Öğretmenlerin halini, içinde yaşadığı sıkıntıları, karşılaştığı dertleri bilen yok.  En ufak bir azarlamada uyarmada okula gelerek ya da telefon ederek öğretmen ve idarecilerimize hakaret eden, şikâyet eden velilerimiz, müfettişlerimiz ve yöneticilerimiz de bunun cabası. Tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan hikayesi dönüp duruyoruz. 
Biz öğretmenlerde ne kadar sorumluluk var ise anne babalarda da toplumda da toplumu yönetenlerde de toplumun yönlenmesini sağlayan medyada da fikir ve görüş sahiplerinde da en az o kadar sorumluluk var. Bu iş eğitim işi deyip yükü başkasına atmak en kolayı. Ama öyle olmuyor. Kimse bana dokunmaz zannetmesin. Bunun ucu herkese dokunur çünkü bu gemide birlikte yaşıyoruz. Gemi batarsa hepimiz birlikte batacağız.
Baştaki beyite dönüyorum. İlim meclislerine gidip bilgi talep etmek güzel ve olması gereken bir şey. İlimden, bilgiden yoksun bir toplumda yaşamayı, cahil bir evlada sahip olmayı hiçbirimiz istemeyiz. Bilgi ile birlikte bilgeliği, irfanı ve edebi de vermediğimiz müddetçe bu yakınmalarımız artarak devam edecek, daha ne evlat cinayetlerine, öğrenci öğretmen cinayetlerine kavgalarına şahit olacağız. Sözü bir şairin şu anlamlı beyiti ile bitiriyorum.
Sanma âleme herkes insan gelür insan gider
Cahil ü nâdân olan hayvân gelür hayvân gider   ادب يا هو