Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Nazmi KILIÇ


DEPREMİN BİZE ÖĞRETTİKLERİ

DEPREMİN BİZE ÖĞRETTİKLERİ


 Eşsiz güzelliklere, sayısız nimetlere sahip ülkemiz ne yazık ki deprem kuşağında bulunmaktadır. Bize yurt olduğu andan itibaren sayısız deprem yaşamış halada yaşamaktadır. Bu yüzden canımız sıkça yanmaktadır. Yaklaşık bir yıl öncesinde yaşadığımız deprem, eşi benzeri görülmeyen bir felaketi yaşamamıza vesile olmuştur. Deprem sonrasında oradaki felaketin bize aktarılan yanlarını gördük. Ya göremediklerimize ne demeli. Pekâlâ, bu depremde gördüklerimizden, yaşadıklarımızdan ne öğrendik acaba. Bizden aldıklarının yanında bize neler öğrettiğine yoğunlaşalım.
Aradan koskoca bir yıl geçti. Depremden dolayı ülke ekonomisi ağır yara aldı. Kolay değil 11 il depremden ağır şekilde hasar aldı. Kimi köyler, ilçeler ve şehirler yeniden inşa edilme safhasına gelindi. Sadece devletin değil, herkesin hesabı alt üst oldu. İnsanlarımız seferber olarak varını yoğunu paylaştı. Travma tam anlamıyla atlatıldı denemez ama şok etkisi hiç değilse dolaylı olarak etkilenenlerce birazcık atlatıldı. Direk depremi yaşayanların sıkıntısının atlatması daha uzun yılları gerektirecek gibi görünüyor.
Ülke olarak daha 1999 Marmara depreminin yaralarını sarmaya uğraşırken bu depremin etkilerinin sonucunu kestirmek bizi karamsarlığa sürüklemez inşallah. Rabbimizden gelene eyvallah ama insanlığı velhasıl bizim insanımızı bu olumsuz duygulardan çekip çıkarmakta yine bizim sorumluluğumuzdadır. Depremin yol açtığı maddi ve manevi sıkıntıları el ve gönül birliği ile ne kadar çabuk atlatırsak bizim yararımızadır.
En büyük kazanım başında depremden sonra aldığımız dersler depremin bize öğrettikleridir. Elbette ki en başta depreme yeterince hazır olmadığımız öğrendik. Bu konuda eksiklerimizi giderme konusunda daha duyarlı olunması gerektiğini hissettik. Ev alırken ve ev yaparken ne kadar dikkatli olunması, bilimin ve teknolojinin imkanlarını kullanarak depreme dayanıklı konutları deprem riski az olan alanları tercih etmemizin önemini öğrendik. Bir daha gördük ki deprem değil depreme dayanıklı olmayan binaların öldürdüğünü üzülerek gördük ve öğrendik. En önemlisi yardımlaşma ve dayanışmanın, beraberliğin ve birlikteliğin ne kadar önemli olduğunu öğrendik. 
Depremde çocuklarımızın da bizlere öğrettiği hasletler elbette ki vardı. Çocuklar bu depremin adeta baş aktörü konumundaydı. Mesleğimizin gerekliliği bizim de gözümüz, dikkatimiz onların üstündeydi. En fazla korunan ve mucize kurtuluşlara imza atan çocuklarımız herkesin dikkatini çekmişti. Hangisini anlatsam bilemiyorum ama aklımda kaldığı kadarıyla birkaç örnek vermek gerekirse.  
Elli beş saat avucunu sıkmadan ve uyumadan muhabbet kuşunu tutan çocuktan güveni öğrendik. Seksen sekiz saat sonran kendisine ulaşan kurtarma ekibine “önce kedimi kurtarın” diyen çocuktan adaleti öğrendik. Doksan saat sonra çıkan beş yaşındaki çocuğa uzatılan suyu “daha muayene olmadım” diye içmemesinden bilimi öğrendik. Yetmiş sekiz saat sonra enkazın altında kalan çocuğun “çıkamam, çıkarsam babam sıkışır sözünden” merhameti öğrendik. Altmış bir saat sonra çıkarılan çocuğun “annemin sesi kesildi, önce ona bakın” demesinden vicdanı öğrendik. Velhasıl çocuklardan alacağımız derslerin de olduğunu öğrendik. 
Dileğimiz böyle bir acıyı bir daha yaşamamaktır ama Hak tan gelene de diyecek sözümüz yoktur. Bu vesile ile depremde hayatını kaybeden insanlarımıza Allahtan rahmetler dilerken Yüce Milletimize de sabır ve metanetler diliyorum. Sağlıcakla kalınız.