Her pazartesi geldiğinde yazmak için klavyenin başına geçtiğimde, çok şeyler geliyor aklıma. O kadar konu birikiyor ki, sayfalar sütunlar yetmiyor bazen. Anayasa Mahkemesinin verdiği kararı yazayım dedim, vazgeçtim. O karardan sonra ülke karıştı zaten. Sonra 8 Mart Kadınlar Günü ile ilgili yazı yazayım dedim, o da olmadı. Hiç boş günümüz, haftamız yok ki bizim. Her gün kadınların, her gün erkeklerin değil miydi ki? Hem biz kadınları çok seviyoruz, sevgimizi de dilim dilim doğrayarak gösteriyoruz, bir yemediğimiz kalıyor yamyamlar gibi. Bu konu da açmadı beni.
Sonra düşündüm ve dedim ki; biz Terme´de yaşıyoruz. Bizim varımız yoğumuz bu şehir. Bu şehir, bakımlı ve güzel olursa, biz daha çok mutlu oluruz. Biz şehrin havasını, suyunu alıyoruz. Bu şehrin 3 T´den başka bir çıkış yolu yok.
Eski garajlar bölgesinden şehir merkezine doğru girmeye çalışıyorum. 1.630 bin TL verilerek alınan arsayı görünce içim sızlıyor. Yanındaki tek katlı ucube, sıvasız bina bu ilçeye girmeyin diyor adeta. Evet, çok acilen Belediyelerimizin bu konuya el atması gerekir. Neredeyse her sokakta bir metruk araba, camları kırılmış, lastikleri sökülmüş aylardır, yıllardır duruyor oralarda. Geceleri çocukların konaklama yerleri oluyor. Oluşturulacak bir ekiple, çok hızlı bir şekilde bu işin üstesinden gelinilebilir. Kent konseyimiz bu gibi işlerin fikir babalığını üstlenmiş harıl harıl çalışıyor. Ama para olmayınca olmuyor işte. İlle de para olmalı, yoksa aldığınız kararlar havada kalır. İlk icraatları da şair-i azam Mehmet Akif´i anmak konulu bir program hazırlamak olmuş konseyin. Bu tür konular yerine şehrin gelişimi ile ilgili projeler üretmek daha faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
İkinci önemli konu ise temizlik önem arz ediyor. Bu konuda da yapacak çok işimiz var. Öncelikle yerlere sigara izmariti ve çekirdek atma konusunda bir eylem başlatmalıyız. Sokaklarımız her ne kadar şantiye alanı gibiyse de çöpçü kardeşlerimiz yine de ellerinde süpürgelerle sokak sokak geziyorlar. Böyle bir eylem, farklılık yaratır, sigara izmariti ile birlikte yere tükürme, çöp atma gibi birçok kötü alışkanlığı ortadan kaldırabilir. Sorsanız medeni insanlar, sokakta sigarasını içiyor, yanı başında çöp kutusu var mı, yok mu bakmadan yere fırlatıyor. Hele bunu esnafların, kendi dükkanları önünde yapmaları kabul edilir gibi değil.
Üçüncü önemli konu ise, boyasız ve cepheleri tabela kirliliği içinde olan binalar. Belediyemizin de bu konuda yaptırım uygulaması ve özendirici teşvikler getirmesi lazım. Adam ilçeden gideli yirmi yıl olmuş doktor tabelası hala duruyor. İş yeri önlerinde bulunan tenteler biri yüksek, diğeri alçak geç geçebilirsen. Trafiği hiç konuşamadık, yazmadık. Kısa sürede düzelecek hali de yok gibi görünüyor. Ancak sizleri de sıkmak istemiyorum. Yetkililer de bunları görüyorlardır elbette ki. Bir çözüm bulurlar diye düşünüyorum.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINA AÇIK MEKTUP
Sayın yetkililer, Hac kuraları ile ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Geçen hafta hac kuraları çekildi. Hayırlı olsun herkese. Kura, şans denemek amacıyla çekilen kapalı pusla veya fal açmadır. Hac´ca gitmenin şansı mı olur? Adam 20 yıl önce yazılmış bekleye bekleye ömrünü bitirmiş. Diğeri ilk yılda yazılmış talih kuşu diyeyim ben de hemen çıkıvermiş. Haksızlık değil mi bu? Çözümü var mı, var elbette ki.
En eskiden yazılanları sıraya koyarsınız, tarihi ve saatine göre kurasız yollarsınız adayları, yeni yazılanlar bilirler ki 5-10 yıl sonra sıramız gelecek ona göre kendilerini ayarlarlar. Bu benim düşüncem. Haydi hayırlısı.
Kalın sağlıcakla