Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


Dil Yarası


Şairin biri,

?Dilim seni dilim dilim dileyim,

Başıma geleni senden bileyim? demiş.


Şairimiz acaba niçin böyle söylemiş?


Dilinden çok mu çekmiş? Yoksa dili başına onulmaz belâlar mı açmış, bilinmez. Lâkin bilinen bir husus var ki, dil her devirde en çok konuşulan konulardan biri olmuştur.


´Derebahçeli´ namıyla tanınan Samsunlu şair ve yazar Ali Kayıkçı, SAYDER tarafından yayınlanan ´Hem Okudum Hem de Yazdım´ isimli eserinde, ilk 23 köşe yazısından 17 tanesini dil konusuna ayırmış. Yani Türkçe üzerine, Türk dili üzerine yazmış. Türk dilini bozmak isteyenlerle mücadele etmiş. Kötü niyetli kişilerin gayesine ulaşmasını engellemek için gücünün yettiğince yazmış.


Dil, insanların meramını ve dileklerini karşısındaki kişiye anlatma aracıdır. Dili olmayan, yani konuşamayan kimseler belki yaşarlar ama bu hayat onlar için hayli çekilmez olur.


Dili olanlar şanslıdır. Lâkin onlar da kendilerinde bulunan bu nimetin kadrini çoğu kere anlamazlar. Sahip oldukları değerin farkında değillerdir. Dillerini hoyratça ve düşüncesizce kullanırlar. Boş konuşurlar, boş laf ederler. Bazen ağızlarından çıkan sözler, başlarına iş açar.


Bir de dilini kötü yollara sürenler var.


Geçen haftaki yazımda dilimizi tahrip eden özenti eseri yabancı kelimelerden söz etmiş ve bu kelimeleri kullananların belki yarısının kullandığı bu yabancı kelimelerin manasını bilmediğinden yakınmıştım. Buna bir de örnek vermiştim. Bu yazımızda birkaç örnek daha vereceğiz.


Bu özenti furyasına bazı basın organlarımız da çanak tutmaktadır. Bazıları bilmeden, özentiden yaparken bazıları bilinçli olarak bu tahribatı yapmaktadır diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Bir gazete düşünün ki, bir sayfasında üç ayrı özenti kelimeye yer vermiş olsun. Bunu tesadüfle açıklayabilir miyiz? Öyle açıklamak kabahati mazur gösterir mi?


17.02.2017 tarihli Milliyet Gazetesi´nin Ekonomi sayfasında bu kelimelerden tam üç tanesi arz-ı endam etmiş: 1. ?Lansman öncesinde son fırsatı sunuyor.?


Ben bu lansman kelimesini ilk olarak Ali Ağaoğlu´nun emlak reklamlarında görmüştüm. ´Lansmana özel fiyatlar´ diyordu. İlk defa duyduğumda lansman´ı, o bölgede yaşayan insanlar ya da ilk başvuranlar anlamında sanmıştım. Meğer yanılmışım. Lansman, Türkçede ´tanıtım´ anlamına geliyormuş. Madem bu yabancı kelimenin Türkçede karşılığı var, lansman demenin manası ne? O zaman daha havalı mı oluyor?..


2. ?Atatürk Havalimanına yakın lokasyonda E 5 üzerinde bulunan??


Fesubhanallah! Lokasyon da neyin nesi dedim ve internete baktım. ´Yer, yerel´ anlamına geliyormuş. Yani onun da Türkçe karşılığı var.


3.Yine ekonomi sayfasından bir haber: ?Seyşeller´i Bodrum´a taşıyacak? Mesut Toprak, Bodrum Yalıçiftlik´te otel-villa konseptli 3´ncü Four Seasons´ın temelini atıyor.?


Burada hangi yabancı kelime üzerinde duracağımı merak ediyorsunuz değil mi? Çünkü cümlenin yarısı yabancı. Ben en sevimlisi(!) olan konsept´i seçtim.


Artık konsept kelimesi üzerinde konuşmayacağım. Onun trajikomik hikâyesini geçen hafta anlatmıştım. İlçemizde de bir iş yerinin camında bu kelime hala mevcudiyetini koruyor. İçeri girip sahibine manasını soracağım ama kötü bir karşılık almaktan korkuyorum!


?Bir gazetede bu özenti eseri kelimeleri gördün de sen yaptın?? derseniz, sayfa sorumlusunun adresine yukarıdaki ifadeleri yazdım ve teessüflerimi bildirdim.


Bizim yabancı kelimelere bir itirazımız yok. Her dilde yabancı kelimeler bulunabilir. Zaten vardır. Bizim dilimizde de vardır. Benim üzerinde durmak istediğim konu, yıllardan beri kullandığımız kelimeler dururken, Türkçe karşılıkları mevcutken bu özenti eseri yabancı kelimelerin kullanılmasıdır.


Birkaç örnekle yazımızı bitirelim:


?Bençten geldi, takıma katkı yaptı.?


?Nevriye´nin koçluğunu yaptım.?


?İş konsantresi nedeniyle yüksek sesle konuşmayınız.?


Bu kelimelerden bunaldıysanız açık havaya çıkıp derin bir nefes alın.