Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Seyfi GÜNAÇTI


DİL MESELESİ

DİL MESELESİ


Ben ortaokula başladığımda okullarda iki yabancı dil vardı: İngilizce ve Fransızca. Benim yabancı dilim İngilizceydi. Bu konularda fikir yürütmeye başladıktan sonra yabancı dilimin Fransızca olmadığına sevindim. Ancak şunu ifade etmeliyim ki, Fransızcanın telaffuzu kulağa çok hoş geliyor. Hele şarkılarını dinlemek!..

İmam Hatip Ortaokulu`nda iki yabancı dilimiz daha vardı: Arapça ve Farsça. Bu ikisi birer yabancı dil olmakla birlikte aynı zamanda meslek dersleri arasındaydı.
Antalya`da düzenlenen 19. Milli Eğitim Şurası sona erdi. Bu şurada Osmanlıcanın liselerde zorunlu ders olarak okutulmasına karar verilmiş. Bu karar bir kesimden hayli tepki çekti. Tabii destekleyenler de var. Ben okutulmasından yanayım. Lakin, acaba seçmeli olsa daha mı iyi olurdu, diye düşünüyorum.

Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (Hangi üniversite olduğu belli değil), “Osmanlıca dayatması genç beyinlere bir şey sağlamayacak. Türkiye yerinde sayacak” demiş (Cumhuriyet 6.12.2014). Ben bu uygulama ile Türkiye`nin yerinde sayacağını düşünmüyorum. Eski mezar taşlarını okuyacak üç-beş kişi bile çıksa, yine de birkaç adım atmış sayılır. Bırakın Osmanlıca yazılmış bir kitabı, ya da bir gazeteyi, eski tapularınızı okutabileceğiniz çevrenizde, ya da Terme`de kaç kişi bulabilirsiniz?

Bence bunun geriye gitmekle bir ilgisi yok. Osmanlıca bir yabancı dil değil, bir yazı dilidir. Sözleri Türkçedir. Sadece yazısı Arap harfleri iledir. Osmanlıcanın Arapçadan farklı olarak kendine has yazı kuralları vardır. Arap harfleri ile yazılmış diye buna Arapça diyemezsiniz. Kaldı ki, Almanca ve Fransızcanın okutulduğu bir yerde, 1400 senelik bağımız bulunan Arapçanın, bir yabancı dil olarak okutulmasında ne sakınca olabilir?

Bugün eski tapu kayıtlarını okuyacak insan bulmakta zorlanıyoruz. Osmanlıca yazılmış kitapları, gazeteleri okuyamıyoruz. Okuyamayınca da tarihimizin bir bölümünden haberdar olamıyoruz. Bir okur, konu ile ilgili yorumunda “Kendi mezar taşlarını okuyamayan bizden başka hangi millet var?” diye soruyor.

Yıllar önce sadece Osmanlıca değil, Arapça da okullarda ders olarak okutulması konusunda gündeme gelmiş. İsterseniz 32 yıl önceye gidelim ve Atilla İlhan`ın 22 Mart 1983 tarihli Milliyet Gazetesi`ndeki “Arapça Yetmez!” başlıklı yazısından bir bölümünü okuyalım:

“Milli Eğitim Bakanı demiş ki, “Öğretmen bulunabildiği takdirde, Arapça orta dereceli okullarda bir lisan dersi olarak okutulacaktır.” Bana sorarsanız, gecikmiş bir karar.”
“Eski Arap ve Fars kültürünün, Müslümanlıkla alışverişi çok. Bugün millet aşamasındaki ülkelerin çoğu, ümmet sentezi döneminde, bilim ve sanat dili olarak Arapçayı ve Farsçayı kullanmışlardır. O halde nasıl batılı ülkeler rasyonel düşünerek, kendi ülkelerinde Yunanca ve Latinceyi önemsemişlerse, Ortadoğu ülkeleri de, bu rasyonel ve bilimsel batılı tutumla Arapça ve Farsçayı önemsemek zorundadırlar.

Öyleyse, Türkiye`nin orta dereceli okullarında… Arapçayı lisan dersi olarak düşünmesi, batılı bilimsel tutumunun sonucudur. Doğrudur, fakat eksiktir. Bana sorarsanız aynı şey Farsça için de düşünülmelidir. Üstelik Türkçe derslerine Osmanlıca dersi eklenmelidir. Osmanlıca, Türklerin yüzyıllar boyunca geliştirdikleri özgün bir dil. Arapçadan da, Farsçadan da yararlanmış, ama ikisi de olmamış. Yeni Türk kuşakları Osmanlıcayı anlayabilmelidir ki, gelecekle geçmiş arasında köprüyü sağlam kurabilsinler.”

İyi haftalar.