Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

B.Rahmi ÖZEN


DİLİN SUSSUN, HATIRALARIN KONUŞSUN!

DİLİN SUSSUN, HATIRALARIN KONUŞSUN!


Mehtap deresinden, tek başına bir orduya bedel bir Teğmen Mehmet Selim geçer.
Sabah namazıyla beraber takımını bir süngü savaşına kaldırır. Talihsiz bir kurşun benzin bidonlarına isabet eder, aynı anda Selim Teğmen tutuşur. Fakat kararmaz cesedi ışıl ışıldır. O dem güneş ağlar. Daha kimler, daha kimler... Birer birer değil, yiğitler bölük bölük, alay alay şehit, namusu, inançları ve Çanakkale`nin altın toprakları uğruna düşer, kara toprağın inançlı bağrına. Sisli bir nisan sabahı 57. Alay komutanı araziye yayılmış beyazlıklar görür ve takım komutanına bu beyaz görüntüleri sorar. Takım komutanı, sabahleyin düşmana hücum emrini almış 57. Alay`ın, Rab`lerinin huzuruna temiz çıkmak için çamaşırlarını yıkadıklarını söyler. “Bu süt beyazlıklar, yiğitlerimizin ak niyetleridir,” der. Ertesi gün bütün alay, Hakk`a pervaz eder ve bunu görünce gökyüzünde bulut bulut uçup çığlık atan kuşlar ağlar.

3. Tabur`da bir kınalı er, tabur komutanı Sabri Beyin dikkatini çeker. Kınanın sebebini sorar, Yozgatlı Murat mahcup olur, boynunu büker. Hemen annesine yazar; "Kardeşlerimin başına kına yakma anacığım, mahcup oldum, zabit efendi sorduğunda." der, cevabını bekler. Ana cevap verir: "Ey gözümün nuru Murat`ım! Zabit efendiye selam söyle, biz kurbanlık koçları kınalar öyle kurban ederiz. Sen, dört kardeşin arasında kurbansın. Sen İsmail`sin. Sen orada şehit olacaksın İnşallah. Kurbanlık koçlar nasıl kınalanırsa, ben de senin saçını kınalayıp gönderdim." Kınalı Murat, mektubu almadan kurban olur, o dem bıçaklar ağlar.

Bir yiğitliktir ve bir gözyaşıdır ki, Çanakkale içindeki her şey ağlar. Şehit olan sevinçten, gazi olan teessürden ağlar. İmkân zalim elde olduğu için, mavzer Mehmed`imin elinde patlamadığı için ağlar. “Düşmanın habis ayağıyla kirletildim!” der, Seddü`l-bahir ve için için gözyaşı döker. “Boğdum hepsini birer birer!” diye haykırır ve Boğaz ağlar. Hepsinin üstüne: "Çanakkale geçilmez!" der, toprağıyla dövünür ve Çanakkale ağlar.

Ağla Çanakkale! Yıllarca döktüğün hicranlı yaşlara bedel bir daha ağla! Karaya oturmuş gemiye, gözyaşlarıyla yeniden rota tutturanlara ağla. Bir anlamsız tutkunun izinde diyar diyar dolaşan ruhların yeniden formunu yakalamasına ağla. Bir ideal uğruna Anadolu`ya gelip ölenlere mukabil, Anadolu`dan dünyanın dört bir tarafına giden ve ancak bir ideal uğruna yaşayan yiğitlerine ağla. Ağla sevinç gözyaşlarıyla ve kanatlan ulu göklere! Müjdeler götür toprağından Hakk`a uçan ulu yiğitlere, ölümsüzlere. Kanınız boşa akmadı de! Bir nesil filizleniyor, kanınızı akıttığınız yerlerden de. Dilin sussun, hatıraların konuşsun Çanakkale!

Savaşlardaki kızıl hatıralarını okşayıp sevinç gözyaşları dökerken şehitler, sen de onlarla beraber bulut ol. Yağmur yağmur in, filizlenen altın neslin üzerine. Koca Seyit`in kudreti ol, Mülazım Mehmet Selim`in cesareti; Yahya Çavuş`un yüreği, Kınalı Murat`ın teslimiyeti... Yürü damarlarına, şahlansın her biri, aksın kıtalara, coğrafyalarda baştanbaşa bahar sarsın her yeri.

Şimdi bir kez daha ağla! Feryatların duyulmamış cinsten olsun. Muradı senin için yaşamak ve sende ölmek olanlarla, arana okyanusların girmesine ağla! Şimdi bir kez daha ağla Çanakkale! Ama acizden değil, yalnızca bir Mekke mahzuniyetiyle olsun. Ağla bir ulu divanda ki gözyaşların Âsa-yı Musa gibi yarsın okyanusları, yol olsun. Ve dönsün gurbet mahkûmları, vatanın gerçek evlâtları. Dönsün! Şehitler aşkına bir kez daha ağla, feryadın tutuştursun bütün denizleri, okyanuslar buhar olsun. Gerçek sahiplerinle arandaki engeller kahrolsun, duman olsun, yok olsun, Çanakkale!