Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Zeki ORDU


Dirayet ve Zihniyetin Milli Kültüre Katkıları


Milli Kültür denilince ne anlaşılıyor bilmem ama biz kendimizi kendimiz yazıp anlatmaya hiç niyetimiz yok gibi.

Bir yerin tanıtımı nasıl olur?

Bir il, bir ilçe, beldeler, köyler ve mahalleler hatta semtler nasıl tanıtılır? Başka bir ifadeyle bu tür yerleri tanıtmanın ne faydası vardır? Daha da ileri gidersek bir faydası var mıdır?

Günümüzde turizm için en yaygın anlayış bir yeri tanıtmak ve buna bağlı olarak gelir sağlamak.

Tamam, orasını anladık. Ya okullarımızdaki sosyal faaliyetlerin amacı ne? Belirli günler ve haftalar, filanca yerin kurtuluş günü, okullarda şiir, müzik, tiyatro ve benzeri çalışmalarda bulunmak birer sosyal faaliyet sınıfından değil mi?

Bu sosyal faaliyetler öğrencileri, orada yaşayan insanları kâh bilgilendirmek, kâh ufkunu açmak, kâh özendirmek ve gelişmesine yardımcı olmak değil mi?

Okullarda yapılan koro çalışmaları, folklor yarışmaları yerel kültürün bir parçası değil mi? yerel sanatçılar asırlarca gelen geleneğin devamı açısından önemli bir yeri yok mu?

İlk okuduğum şehir kitabı Tanpınar´ın Beş Şehir adlı eseriydi. Tanpınar bu kitabında öğretmenlik yaptığı şehirler hakkında bilgi vermiş. İyi de etmiş. Daha sonra bunu bazı yazarlar denedi ve kitaplarına tek şehri aldılar. Daha çok kendi illerini kaleme alan bu yazarlar anlattıkları il hakkında tarihte kalmış bazı şeyleri bize de aktarmış oldular. Neleri yitirdiğimiz, neleri koruduğumuzu daha iyi görmüş olduk. Belki ona göre bazı planlar yaptık.

Bir yeri kaleme almak ülkenin sosyo-kültürel tarihi açısından çok önemlidir. Ülkemizde yaklaşık 34 bin köy var. Bu köylerin her biri için ?bir sayfa? yazı yazılmış olsa kitap formatında 70 bin sayfalık bir eser ortaya çıkar. Her köy için ?bir sayfa? yazı yazılması o kadar da zor değil. Ancak bunu organize edecek bir iradenin ve yapılan çalışmanın önemini kavrayacak bir ?zihniyetin? olması gerekmektedir. Maddi yanı hiç de önemli değildir. Kısaca dirayet ve zihniyet meselesidir.

Kültür bakanlığı ?turizm´in? gölgesinde kaldığı günden beri ?Milli zihniyeti? ticarete tercih ettik. Kesemize girecek her ?kuruşun? kafamıza yerleşecek ?doğrudan? daha önemli odlunu düşündük. Ve refahın ?madde? ile olduğunu, ?manevi? değerlerin ehemmiyetini kavrayamadık. Kısaca elimizin altındaki nazı değerleri göz göre göre heba ettik.

Halbuki kesemizdeki ?kuruşları? sermaye sahipleri aslında bize sormadan, görünürde bizim rızamızla cebimizden aldılar. Bilgi zaten yoktu. Sonuç: Maddi ve manevi hüsran.

Hala ayakta kalan birkaç mahalli dergi bu güce karşı direnmektedir. İlçemizde çıkan ?Bilgi Pınarı? dergisi de yerel kültüre olan katkısı inkâr edilemez. Yayın hayatına başladığı günden beri her sayısında farklı konularla başta Terme olmak üzere, bize dair ne varsa göz önene sermekte, arkadan gelen nesillere ebeveynlerinin nasıl bir miras bıraktığını kalem ve kelam yoluyla göstermektedir.

Kısaca yerel çalışmaların, genel kültüre katkısı inkar edilemez. Unutulmamalıdır ki ?Umumi bilgiler hususi bilgilerden neşet eder.?

Biz ?bize ait? koruyabileceğimiz ne varsa onları sonraki nesillere aktarmamız boynumuzun borcudur. Geçmiş ile bağlarını koparanların cemiyet hürriyetinden bahsedemeyiz.