Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Selim EROĞLU


DOKTOR YAŞAR ABİ

DOKTOR YAŞAR ABİ


İlk görev yerime giderken belediye otobüsü beni kasabanın meydanında bıraktı.

Garip garip etrafa bakındım. Haliyle tanımadığım birine “Öğretmen Okulu nerede” diye sordum. Uzaklardan sesimi duyan babam yaşında bir zat “ben de oraya gidiyorum, istersen gel beraber gidelim” teklifinde bulundu.

Beraber okul yoluna koyulduk. Bana “pazarlamacı mısın” diye sordu.

“Hayır değilim da nereden bu kanaate vardın” dedim.

“Elinde çanta var da ondan zannettim” dedi.

Heveslik işte, daha iyi öğretmenlik yaparım diye (o zamanlar meşhurdu)

bir çanta almıştım. Pazarlamacıya benzetileceğim hiç aklıma gelmemişti.

Yaşar Abi’

yle ilk tanışmamız böyle oldu.

Samsunlu olduğumu öğrenince daha bir yakınlık gösterdi. Çünkü askerliğini Samsun’da yapmış. İlk görev yeri de Giresun-Dereli imiş.

Yaklaşık bir km’lik yolu sohbet ederek kat ettik. Yaşar Abi, okulun tek sağlık memuruymuş. Okulun bütün sağlık işleriyle ilgileniyormuş.

Yolun sonunda beni Müdür Bey’e “okulumuza yeni atanan Edebiyat Öğretmeni’’ diye takdim etti. Görüşmek üzere görevinin başına intikal etti.

Burası 1940’ta kurulmuş Köy Enstitüsü’nün devamı Gönen Öğretmen Lisesi’ydi. Okulun sadece tabelası değişmiş fakat bütün binalar yerli yerinde duruyordu. Elli iki farklı bina olduğu söyleniyordu. Okuldan ziyade kampüs sayılırdı.

Yaşar Abi, okulun kadrolu tek sağlık memuruydu. Görev yaptığı ayrı bir binası vardı. Yaklaşık beş yüz öğrencin sağlık işlerinden sorumluydu. Muayene ediyor, pansuman yapıyor, tansiyona, şekere bakıyor, reçete yazıyor, istirahat kararı veriyor, gerekli görürse sevk ediyordu. Teşhis de koyabiliyordu. Öğrencilerin psikolojik sorunları olursa o konuda da yardımcı oluyordu. Yedi/yirmi dört görev başındaydı.

Mesai bitiminde de kasabanın, (sonradan ilçe oldu) bütün sağlık işlerine koşuyordu. Bir mobileti vardı, onunla her yere yetişiyordu. Koca kasabada girip çıkmadığı ev yok gibiydi. Çok güzel iğne yapıyordu. Hemen hemen kasabanın bütün iğnelerini o vuruyordu. Bu yüzden “Doktor Yaşar Abi” diye nam salmıştı.

İlk tanıştığım kişi olması hasebiyle kendisine kanım kaynamıştı. O da beni sevmişti.

Gerçi Yaşar Abi’yi sevmeyen yok gibiydi. Demiri kestiren suyu, insanı sevdiren huyudur” demişler. Yaşar Abi’nin, mesleğinin dışında huyu da güzeldi. Neden diyeceksiniz?

Bir defa yüzü daima güler. Hiç asık suratlı olduğunu görmedim. Sohbetini dinleyen yarı yarıya tedavi olmuş olurdu. Tam bir sohbet erbabıdır.

Konuşmayı sevdiği kadar dinlemeyi de sever. Siz ne anlatırsanız anlatın sizi gülerek, arada bir onaylayarak sonuna kadar dinler. Ondan sonra lafı alır, tatlı tatlı, güler yüzle çok güzel anlatır.

Asla kızmaz, sinirlenmez, öfkelenmez, en netameli konuları bile suhuletle anlatır.

Meslek icabı, çok hatıra biriktirmiş. Bu arada tam bir insan sarrafı olmuş. Çok güzel hatıra anlatır. Derse girsin, öğrenciler zilin çaldığını bile fark etmez. O derece güzel anlatır.

İnsanlar hakkındaki değerlendirmeleri de isabetli ve yerindedir. Kavga değil, barış adamıdır. Ben, bir kere bile birisiyle bırakın dövüş etmeyi, ağız dalaşı bile yaptığına şahit olmadım. Gönül almasını çok iyi bilir.

Şimdi üroloji doktoru olan oğlu Bülent , aynı okulda öğrencim olmuştu. Beni ne zaman görse “Bülent doktor olduysa biraz da senin sayende, senden hep övgüyle bahsederdi” diye memnuniyetini ifade eder.

‘’Bir yerin kıymeti, içinde yaşayanların sayesindedir’’ derler. Ben de ilk görev yerim Gönen’i sevmişsem ve halen daha irtibatım devam ediyorsa bu biraz da Doktor Yaşar Abi sayesindedir.

Kendisiyle tatillerde yüz yüze, sair zamanlarda telefonla mutlaka görüşürüm. Moral- motivasyon desteği almaya devam ederim.

Son görüşmemizde, böbreklerinden rahatsız olduğunu ve diyalize girdiğini söyledi. Buna rağmen neşesinden ve moralinden bir şey kaybetmemişti.

Üzüldüm ama elden ne gelir. Bu vesileyle kendisine acil şifalar ve hayırlı uzun ömürler diliyorum.

Yaşar Abi, Karadeniz’i çok sevdiğini, bu yüzden en az iki Karadenizli öğrenciyi okutmak istediğini sık sık söylerdi.

Bu konuda kendisine seve seve yardımcı olabileceğimi belirtmek isterim.