Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Mehmet TÜRKAN


DOMANİÇLİ KAHRAMAN BİR ANANIN HİKÂYESİ

DOMANİÇLİ KAHRAMAN BİR ANANIN HİKÂYESİ


Bu haftaki yazımda Domaniç dağlarında bir köyde yaşayan kahraman bir annenin hikâyesini ve bu hikâyeyi işleyen yazarın kitabını tanıtmaya çalışacağım.
Daha önce bir arkadaştan hikâyesini duyduğum kitabı bir yerel kitapçıda bulunca bir çocuk gibi sevindim ve alıp çok kısa sürede okudum. Hem okudum hem de eski günlere giderek hüzünlendim. Çünkü Domaniç benim ilk görev yerim idi. Orada görevde iken bu hikayeyi duysaydım mutlaka bu hikâyenin geçtiği köyü ve anneyi araştırırdım.

Hikâye şöyle:
“Domaniç`in dağ köylerinin birinde güzel mi güzel ve bir o kadar da zengin bir kız vardır. Oradaki bütün gençler de bu güzel kıza vurgundur. Fakat bu ciddi, gururlu kız kimseye yüz vermez. Nihayet aralarından birini beğenir ve onunla evlenir. Bir erkek çocukları olur. Son derece mesutturlar. Bu mutluluk çok uzun sürmez bir süre sonra eşini cepheye gönderir. Muhtemelen Çanakkale`ye gider ve şehid olur. Eşini kaybeden kadın her şeyini çocuğuna yönlendirir. Sessizce kederini kalbine gömerek tarlada tapanda çalışır ve oğlunu babası gibi bir yiğit olarak yetiştirir. Tek dileği bu yiğit oğlunun vatana hayırlı bir evlat olmasıdır. İstiklal Mücadelesi başlayınca oğul da gönüllü olarak askere gider. Ancak bir astsubayın yanlış emrine uyar ve düşmana yol gösterir ve kaçmalarını sağlar. Bu haber anneye “Oğlun casusluk etti, düşmana yardım etti, vatana ihanet etti.” Diye ulaşır. Bu uğursuz haberi alan anne toparlanır ve hemen atına atlar ve İnegöl`de görev yapan oğlunun birliğine gider. Oğlunu çağırttırır. Oğlu annem geldi diye sevinir. Koşarak annesinin yanına gider. Annesinin elini öpecekken, atin üstünde vakurla duran anne “Vatana ihanet eden benim oğlum olamaz.” diyerek silahını çeker ve göz bebeğinden bile esirgediği oğlunu oracıkta öldürür ve arkasında bakmadan atıyla tozu dumana katıp oradan uzaklaşır.

Tam yiğit bir Anadolu kadını olan bu anne ömrünün sonuna kadar Domaniç`in dağ köyünün birinde yalnız, kaderiyle baş başa yaşar ve ölür gider. Ne bir haberi olan olur ne de ondan bir haber alan olur.
Ama o dönemin gazeteci ve yazarlarından olan aynı zamanda bir öğretmen olan Şukufe Nihal bu olayı İstanbul`da bir arkadaşından öğrenir ve bu olayı araştırmak ve o ananın elini öpmek için İstanbul`dan Bursa`ya gelir ve Bursa üzerinden Domaniç yoluna düşer. İnegöl`e kadar gelir ancak o günün şartlarında dağı aşarak Domaniç`e ulaşamaz. Bir başka zaman tekrar gelmek üzere geri döner.

Şukufe Nihal, son dönem yazarlarındandır. 1896 yılında İstanbul`da doğmuş ve 1973`te vefat etmiştir. Önemli yazarlarımızdan ve eğitimcilerimizden biridir. Yukarıda anlattığım hikâyeyi bir roman güzelliğinde kaleme almış ve “Domaniç
Dağlarının Yolcusu” adıyla kitaplaştırarak 1946 yayınlamıştır. Kitap, ek ve ilaveleri ile birlikte doksan beş sayfadan ibarettir. 2001 yılında 11. defa basılmıştır. Beni okuduğum kitap bu baskıdır. Kitabın sonunda Şukufe Nihal`in hayatından kesitler veren fotoğraflar ve Osmanlıca bir yazısı mevcuttur.

Hüzün dolu bir yürekle bir solukta okuduğum bu kitabı herkese tavsiye ederim. Bu toprakların nasıl vatan olduğunun kısa bir hikâyesi olan bu kitapla o günlerin Anadolu hayatını tekrar yaşayacaklarını düşünüyorum. Anadolu coğrafyasında nice yazılmamış destanların var olduğunu bu coğrafyanın böyle nece anaları bağrında sakladığını hissetmelerini diliyorum.

 

ismail yüksel
5.03.2015 08:56:01
hocam yazıyı okudum ama içim burkuldu tabi vatana ihanet eden oğulda olsa affedilmemesi gerekir ama yine de içim burkuldu herşeye rağmen öğle davranan anadolulu annelerin ellerinden öpelim ki Fatih ler yetişsin.selamlar.