Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Dualar Gazze`ye

Dualar Gazze`ye


Ramazan Bayramını da idrak ettik. Görüşemediğim okuyucularımın bayramını bir kere daha kutluyorum. Bayramı kutladık ama yüreğimizin bir köşesi Gazze için ağlıyordu.

Yahudi, gece-gündüz demeden acımasızca Gazze`ye bomba yağdırıyor. Kadın-çocuk, genç-yaşlı demeden masum insanları öldürüyor. Hıristiyan, Budist, Hindu değil, Müslümanları öldürüyor. Çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlı olmak üzere, 2 Ağustos itibariyle ölü sayısı 1.600`ü aşmış bulunuyor. Yahudi, saldırı için Müslümanların en nazik zamanını, ramazan ayını seçiyor.

Dünya barışını korumak amacıyla kurulduğunu duyuran BM, kulağının üzerine yatmış, uyuyor. Barış ve demokrasi söz konusu olduğunda mangalda kül bırakmayan ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi büyük(!) devletlerde tık yok. Batılı devletler böyle de Müslüman ülkeler farklı mı? Feryat eden, İsrail zulmünü kınayan bir tek Türkiye var.

Terme de konuya duyarsız kalmadı, kendi çapında bir şeyler yapmaya çalıştı. Din Görevlileri Derneği, Kadir Gecesi sabahında, sabah namazından sonra Pazar Camisi`nde Filistinliler için toplu dua yapılacağını duyurdu.

İmsak vaktinde okunan ezandan 20 dakika sonra evden çıktım. Camiye yaklaştığımda gördüklerim bana Medine-i Münevvere`yi hatırlattı. İnsanlar her yönden camiye doğru yürüyordu. İşte bir çift. Topuklarına kadar uzanan krem rengi elbisesiyle iffet ve zarafet sembolü genç kadın eşinin koluna girmiş, kararlı adımlarla yürüyor. Diğer tarafta baba, anne ve iki çocuklu bir aile geliyor. “İnsan seli” demeyeyim ama diğer günlerde göremeyeceğiniz etkileyici bir manzara.

Kuzey yöndeki ana kapıdan camiye giriyorum. Sağdaki ayakkabı rafları da, sol taraftakiler de dolu. “Acaba bu ayakkabı sayısınca içerde insan var mı?” diye içimden geçiriyorum. Eğer öyle ise iç mekanda yer bulmak zorlaşacak. Bu erken saatte son cemaat mahallinde 10-15 kişi görmek endişelerimi artırıyor.

Ana mekana girince bir kere daha şaşırıyorum. Saat 03.37 ve caminin içerisi neredeyse dolmuş. Tek tük boşluklar var. Her mevkiden, her yaştan, her görüşten insanlar. Sevinç mi desem, huzur mu desem, gurur mu desem; bir güzel duygu yüreğimi kabartıyor.

Müezzin Kerim Şahin Kur`an okuyor. Sıra Rahman Suresine geldiğinde 2. müezzin Murat Öztürk başlıyor. Cüzün son birkaç sayfalık bölümünü imam İsa Aksu okuyor ve mukabelenin o günkü bölümü tamamlanıyor.

Namazdan sonra Din Görevlileri Derneği Başkanı İrfan Albayrak bir konuşma yapıyor. Akif`in şiirinden örnek veriyor:

“Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!..
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.”

Sonra da Peygamberimiz (SAS)`in, bu gibi durumlar karşısında Müslüman`ın tavrını açıklayan hadisini okuyor: “Müslüman bir kötülük- yanlışlık gördüğünde, onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse, diliyle düzeltsin. Buna da gücü yetmezse, kalben buğzetsin. Ki bu, imanın en zayıf derecesidir.”

İrfan Hoca da,”Ne yapalım? Bizim elimizden de ancak bu kadarı geliyor” demeye getiriyor. Sonra Fatih Camisi imamı İbrahim Bülbül, etkileyici sesiyle 15 dakika süren kapsamlı bir dua yapıyor. Cemaat olarak biz de “Aminnn!..” diyoruz.

Cami çıkışında gördüklerim de en az diğerleri kadar etkileyici. Cemaat çok, araç da çok! Arabasına atlayıp kontağı çeviren evinin yolunu tutmak istiyor ama başaramıyor. Çünkü trafik tıkanmış. Tek yönlü bu yolun tıkandığını ilk defa görüyorum.

Böyle proğramlar insanın dini ve milli duygularını güçlendiriyor. Hani, Din Kültürü kitaplarında “İbadetler kaynaşmayı sağlar, toplumda birlik ve beraberliği güçlendirir” diyor ya, işte onun açık örneği.

Allah birlik ve beraberlikten ayırmasın. Huzuru bozmak isteyenlere fırsat vermesin.