Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Nazmi KILIÇ


DÜNYA HAYATI

DÜNYA HAYATI


Hayatımız boyunca, Allah’ın bize verdiği güzelliklerle ve nimetlerle karşılaşırız. Soluduğumuz hava, muhteşem manzaralar, çiçekler, yüzlerce çeşit hayvan ve yaşamımızı sürdürmemiz için gerekli sayısız yiyecek. Ancak; saymakla bitmeyecek kadar çok olan, bu eşsiz nimetlerle dolu dünya hayatı hakkında bilinmesi gereken önemli bir gerçek vardır. Kuranda “Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.” ( Al-i İmran ) ayetiyle bildirilen bu gerçek, bize dünya hayatına ait tüm güzelliklerin geçici olduğunu bildirmektedir. İnsanların sımsıkı sarıldığı işleri, malları, sevdikleri herkes ve her şey sadece bu dünyaya aittir. Ölümle birlikte hepsi yok olacaktır.

“O, amel bakımından hanginizin daha iyi olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı.” (Mülk ) ayetinden anlaşılacağı gibi Allah, dünyayı ve tüm nimetleri, kimlerin sahih amellerde bulunacağını denemek için yaratmıştır. İnsanlar bu dünyada çok kısa bir süre yaşayacak ve ardından ahret hayatı başlayacaktır. Sonsuz cennet ya da sonsuz cehennem hayatı için bir sınav yeri olan dünyaya bakış açısı, sonuna kadar tadını çıkararak yaşamak değil, Allah’ın razı olacağı şekilde yaşamak olmalıdır. “Bu dünya hayatı, yalnızca bir oyun ve tutkulu bir oyalanmadır. Gerçekten ahret yurdu ise, asıl hayat odur. Bir bilselerdi.”

( Ankebut ) ayeti önemli gerçeği bize hatırlatmaktadır.

Kısa ve fani olan dünya hayatını amaç edinip sadece bunun için çalışan insan büyük bir aldanış içine düşmüştür. Oysa Allah kullarını boş işler peşinde koşmamaları gerektiği konusunda uyarmaktadır: ”Şu değersiz olan dünyanın geçici-yararını alıyor ve: “Yakında bağışlanacağız” diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah’a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı okudular. (Allah’tan) Korkanlar için ahret yurdu daha hayırlıdır. Hala akıl erdirmeyecek misiniz?” (Araf Suresi )

Sonsuz ahret için çaba sarf edenlere hem bu dünyada hem de ahrette güzel bir hayat vaat eden Allah, sadece bu dünya için yaşayanları ise: “Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak

hasredeceğiz.” (Taha Suresi) ayetiyle uyarmaktadır.

Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisi şerifinde dünya ile cennet arasındaki farkı şu şekilde açıklamıştır: “Ebu Hureyre anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Cennette, yay kadar bir yer, güneşin üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır.”’ “Sizden birinizin yayı kadar veya kamçısı kadar cennetteki bir yer, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır” Bu hadisten de anlaşılacağı gibi bu dünyadaki nimetler, cennetteki nimetlerin çok küçük bir örneği olabilir. Dünyaya nimetleri ne kadar güzel ve kalıcı görünürse görünsün, geçici olduğu, çok daha güzellerinin cennette olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Yalnızca bir aldanıştan ibaret olan bu dünyanın sahte süslerine kapılmanın, insanı hem dünyada hem de ahrette hüsrana sürükleyeceği unutulmamalı. Bu şuurla hareket edilmelidir. Büyük İslam alimi İmam Gazali, dünya hayatının nimetlerinin sahteliği konusunda önemli bir gerçeği hatırlatır:

Şunu bilmelisin: Bu dünya asla baki değildir. Ya sen onu terk edeceksin, ya da o seni terk edecek! Hasan (ra) der ki: “Dünya nimetleri devam etse de senin hayatın bir gün sona erecek. O halde dünya hayatı peşinde koşmanın ve çok değerli ömrünü onun peşinde harcamanın ne anlamı var?” Bu dünya hayatı bir gün mutlaka sona erecektir. Ömürlerini dünya metaı peşinde koşarak harcayanlar için sonsuz bir azap vardır. Kuran’da Allah (cc)’ın bu insanlara dünyada kaç yıl kaldıklarını soracağı bildirilmektedir. İnsanların vereceği cevap da şu şekilde bildirilmiştir: “Dedi ki: “Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?” Dediler ki: “Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor. “Dedi ki: “Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz.” (Müminun Suresi)

Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, “Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Şurada ayakta duranın da, oturanın da garantisi yok. Yani, ruh bir saniyeliktir. Küf dedi mi gitti. Bunun da nerede geleceği, nasıl geleceği, ne şekilde yakalayacağı belli değil. Bir saniyenize bile hâkim değilsiniz. Bir saniyesine bile hâkim olamadığınız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur.” Diyerek olayı gayet güzel özetlemişti.

Göz açıp kapayıncaya kadar geçen dünya hayatında çok geç olmadan tercihlerimizi yapmalı ve hayatımızı bu yönde yaşamalıyız. Geç kalıp, ahrette pişman olanlardan olmamak dileğiyle her iki cihanda sağlıcakla ve afiyetle kalın.