Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Selim EROĞLU


DÜNYANIN MERKEZİNDEYDİM

DÜNYANIN MERKEZİNDEYDİM


 Zamanın behrinde dünya ilim adamları bir araya gelmişler, dünyanın ortasını bulmaya çalışmışlar, bir türlü bulamamışlar. Aralarında anlaşamamışlar. Sora sora Nasrettin Hoca'ya ulaşmışlar. Kime sordularsa '' bunu bilse bilse Nasrettin Hoca bilir'' demişler. Ta dünyanın bir ucundan kalkıp Akşehir'e, Hoca'nın yanına gelmişler.
''Hocam, biz uzun zamandır kafa yoruyoruz, bir türlü işin içinden çıkamıyoruz. Dünyanın ortası neresi'' diye sual etmişler.
Hoca ayağa kalkmış. '' Bunu bilmeyecek ne var.'' Üç adım atmış, bastonunu yere dikmiş, '' işte dünyanın ortası burasıdır'' demiş.
Herkes şaşkın. ''Nasıl olur hocam, o kadar basit mi? Biz yıllardır uğraşıyoruz , bulamadık, sen nasıl hemen buldun,''  diye hayretle sormuşlar.
Hoca hiç  istifini  bozmadan '' isterseniz ölçün'' demiş.
O gün bugün dünyanın merkezi Akşehir kabul edilmiş.
Gerçekten de yuvarlık bir cisimde her nokta merkezdir. Hadiseye nasıl baktığınıza bağlı. Macellan gibi döner dolaşır aynı noktaya gelirsiniz.
Hocanın bu nüktesi hakkıyla değerlendirilebilseydi dünyanın yuvarlak olduğu asırlar öncesinden keşfedilirdi. Hoca bir yol açmış ama devamını getiren olmamış.
Daha önce Konya'ya gitmiştim lakin dünyanın merkezi Akşehir'e gitmek nasip olmamıştı. Bu sefer oldu. Diğer ünlü bir Akşehirli Tarık Buğra'yı ölümünün 30. yıl dönümünde anmak üzere 26/27 şubat  günlerinde buradaydık. Memleketin dört bir tarafından gelen ''Anadolu Mektebi'' sevdalıları ile çok güzel bir iki gün geçirdik.
 Burada nereye baksanız ya Nasrettin Hoca ya Tarık Buğra. Bu iki isim koca şehre damgasını vurmuş. Her taraf bu şahsiyetlerle dolu. Hele Nasrettin Hoca… Hocanın mizan anlayışı şehrin tamamına nüfuz etmiş. Herkes hoşgörülü. Sinirli bir Allah'ın kuluna rastlamadım. En azından ben öyle gördüm. Daha şehre ilk girdiğimizde öğretmenevini bulmakta biraz zorlandık. Yol kenarında duran üç çocuğa öğretmenevini sordum. İn de
 yanıma gel , buradan gözüküyor'' diye adresi tarif etmesin mi. Adres tarif edişleri bile  mizahi ve zekice.
Şehrin tam ortasından bir dere akıyor. Buraya Akşehirliler çay diyorlar. Etrafına da çay boyu diyorlar. Çayı ve etrafını çok güzel düzenlemişler. Çaydan çok berrak şırıl şırıl su akıyor. Çayın etrafına ''Gülmece Parkı'' yapmışlar. Burada Hoca'nın fıkralarının canlandırılmış hali var. Hoca'yı tabuttan başını kaldırmış '' ey ahali bunun içinde gitmeyin de neresinde giderseniz gidin''derken görebilirsiniz.
Hele bir kazan var, buğday ambarı gibi. İçine 30-40 ton hububat alır. Bu kazan neden bu kadar büyük diye sordum. Cevap da fıkra gibi. Bu, Hoca'nın kazanı, her sene büyüyor. Büyüye büyüye bu hale geldi dediler.
Şehrin tam ortasında, mezarlığın içerisinde Hoca'nın türbesi var. Türbenin her tarafı germe ger açık. Destursuz girebilirsiniz.  Lakin kapısında kocaman bir kilit var. Duvar yok, kapı var, kilit var. Türbenin tam önünde, yerde dev bir not var. '' Dünyanın merkezi burasıdır'' yazıyor. Çok şükür dünyanın merkezine ayak basmak bu faniye nasip oldu.
Hoca, bulunduğu yeri fıkralarıyla, bilge kişiliğiyle, mizah anlayışıyla dünyanın merkezi yapmayı başarmış. Hemşehrilerine büyük bir miras bırakmış. Bitmek tükenmek bilmeyen bir miras. Akşehirliler bu mirastan çok istifade etmişler, etmeye de devam ediyorlar. Hoca'nın hoşgörüsü yediden yetmişe herkese sirayet etmiş. Bizim için kavga sebebi olan meseleler, onlar için gülüp geçilen basit şeyler. Tamamı hoşgörülü, cömert ve misafirperverler.
Bulunduğumuz süre içerisinde bize gayet iyi baktılar ve de iyi davrandılar. Çalışkan Belediye Başkanı Dr. Salih AKKAYA iki gün boyunca bizimle beraber oldu. İki dönemdir reismiş. Şehre çok şey katmış. Bu dönem aday gösterilmemiş. Kendisini çalışmalarından dolayı tebrik ettim. Aday yapılmadığı için üzüldüğümü söyledim. Cevabı tamda Nasrettin Hocavariydi. '' Ben yeterince hizmet ettim. Biraz da diğer arkadaşlar hizmet etsin. Kendilerine başarılar diliyorum.''  Tam bir olgunluk. Mevki ve makamların gelip geçici olduğunu biliyor. Geçici şeylere bel bağlamıyor.
Yıllar sonra Gönen'
de beraber görev yaptığımız Mustafa Kart Hocamla buluştum. Emekli olduktan sonra memleketi Akşehir'e yerleşmiş. Uzun bir aradan sonra hasret giderdik. Geçmişi yad ettik. Okumaya, memleket ve dünya meselelerini tahlil etmeye, sohbete bihakkın devam ediyor. Şahsıma çok iyi mihmandarlık yaptı. Kendisine teşekkür ediyorum ve hayırlı ömürler diliyorum.
Akşehir'den cismen ayrıldım ama gönlüm ve aklı orada kaldı. Şimdilerde, dünyanın merkezini gördüm ya artık ölsem de gam yemem diye teselli buluyorum.
İnsan bu aleme bir kere geliyor, merkezini görmeden gitmek olur mu?