Beynimde tonlarca düş kırıklığı
Bir savaş sonrası yangın yeri kalbim
Yeni bir hikâye yazıyor her kurşun
Kurşunların rüzgarında sanki boğuluyorum.
Beynimde binlerce insan gölgesi
Kuzu postunda uluyan kurtlar
Ne çok insan biriktirmişim meğer(!)
Testimi doldurmuş kör çeşmelerin sesi
Baharı müjdelememiş açan her çiçek
Kış günü açan erik dallarına kanmışım
İçten değilmiş her bülbülün feryadı
Gökyüzünde süzülmezmiş her kelebek
Kozasından unutulurmuş gariplerin adı
Beynimde yarım kalmış hikâyeler
Dilimde anlatılmamış onca masal
Bir türlü yazamamışım yaşanmışlıkları
Bilmediğim rüzgarlara kapılmış parçalar
Peşinden koşsam da yakalamak hayal
Beynimde kurulmuş nice karanlık şehir
Hep kahır taşımış isli vagonlar
Yalnızlıktan delirmiş sokak lambaları
Hayallerimi bir bir öğütmüş eski değirmen
Öksüz kalmış mısralar, ağlamış şiir
Beynimde tonlarca barut fıçısı
Ha patladı ha patlayacak!
Hep çimenlik değilmiş bastığım toprak
Mayın tarlasında yürümüşüm yıllarca
Patlamaya hazır bir tomurcuk gibi
Beynimde yükselen binlerce uçurtma
Hangisini tutsam ellerimden kayıp gidiyor
Bu kadar zalim değildi gökyüzü
Hep birlikte söylerdik türkümüzü
Şimdi uçurtmalar, uzak türküler eriyor
Beynimde binlerce soru işareti
Hayallerime asılan nice paslı çengel
Hangisini çıkarsam kopuyor bir parçam
Parçaları toplayıp sanki gizli bir el
Beynimde binlerce batık gemi
Hangi ara yakmışım yelkenleri?
Rüzgar yerine alev üflemiş gökyüzüm
Ateşi görmemiş, bulutlara takılmış gözüm.
Yılmaz İMANLIK
(Dilhâne Dergisi 4. Şiir Yarışması 3.lük ödülü)