Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

M. Yetkin KARAMOLLAOĞLU


EDEN BULUR

EDEN BULUR


Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki ölümü hiç hatırlayan yok.
Günümüzde toplum öylesine bozulmuş ki; doyumsuz madde hırsı manayı bile yok etti.

Bu hırsla, toplumdaki bazı insanlar varlık üstüne varlık katabilmek için birbirini hiçe sayıp ezip geçer oldu.
Bilmiyorlar ki bir gün o tutkunun acısını, yapılan gaddarlıkların cezasını çekecekler.

Toplum, sevgi kelimesini hepten unuttu.
Onlara Emel İpek`in güzel bir öyküsünü, hayat düsturu olarak akıllarında tutmalarını tavsiye ederim.

*** *** ***
Vaktiyle köy köy dolaşan bir dilenci “Eden bulur, eden bulur!” diyerek dilenirmiş. Dilencinin bu hareketi her gittiği köyde tuhaf karşılanırmış.
Köyde yaşayan merhametsiz ihtiyar bir kadın, “sen nasılsa benim kapıma da geleceksin, bu sözü sana bir daha söyletmeyeceğim.” diyerek dilenciyi zehirlemek üzerek ekmek hazırlamış.

Dilenci, kapı kapı dilenirken, merhametsiz gaddar ihtiyar kadının kapısına da gelmiş.
Önceden hazırlığını yapan gaddar kadın, hazırladığı zehirli ekmeği dilenciye vermiş.

Dilenci köyden çıkarken bir ağacın kenarına yaslanarak istirahate başlamış. Çok da acıktığı için çantasındaki kadının verdiği ekmeği çıkarmış. Tam yiyecekmiş ki hemen karşısında başka bir ağaca yaslanmış askeri görmüş.
Asker, elindeki ekmeği görünce “Torbanda başka yiyeceğin var mı?” diye sormuş.

Dilenci, hemen elindeki ekmeği askere vermiş.
Dilenciye teşekkür eden asker, evine dönerken ekmeği yemeğe başlamış.

Asker, tam evinin önüne geldiği sırada yere düşüp ölmüş. Meğer o asker, zehirli ekmeği veren kadının oğluymuş.
İhtiyar kadın, evinin önünde cansız yatan oğlunu görünce elindeki ekmeğin dilenciye verdiği ekmek olduğunu anlayıp pişman olmuş.

Merhametsiz ihtiyar kadın, oğlunu öyle görünce, dilencinin “Eden bulur” sözünün anlamını kavramış.
Yaşayanlara, bu öykünün örnek olmasını hatırlatırım.