Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Seyfi GÜNAÇTI


Eğitim ama nasıl?


Geçen Cuma günü Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi öğrencileri ellerinde anket formları ile okul müdürümüzden yardım istiyorlar. Konu; 9. Sınıfların liseye uyum sorunları.

Ben 8-10 seneden beri bu konuyu dillendiriyorum. Maalesef yetkililerden ciddi olarak konuya eğileni görmedim. Uyumsuzluk, rahatsız edici boyuta ulaşmış olmalı ki yetkililer konuya el atmak zorunda kalmışlar.

Tespitlerime göre 8-10 seneden beri lise 1´e, yani 9.sınıfa gelen öğrenciler gerçekten bir uyum sorunu yaşıyorlar. Daha doğrusu, bulundukları sınıfın seviyesi ile bağdaşmayacak uygunsuz davranışlar sergiliyor, edep dışı cümleler kuruyorlar.

Sınıfta tuhaf hareketler yapıyor, uyarılara rağmen sık sık dersin işlenişini bozuyor, dengesiz davranışlarda bulunuyorlar. Sınıfın en ön sırasından en arka sıraya kalem-silgi atabiliyor, öğretmen dersin en can alıcı yerindeyken, izin almaya gerek duymadan ayağa kalkarak ?Islak mendili olan var mı?..?diye bağırabiliyorlar!

Hangi ortamda hangi söz söylenir, hangisi söylenmez bilmiyorlar. Bulunduğu ortamda kız- erkek veya öğretmen bulunmasına aldırmadan edep dışı laflar edebiliyorlar. Öyle sözlerle karşılaşıyorsunuz ki, adeta donup kalıyorsunuz, nutkunuz tutuluyor! ?Bu lise öğrencisi mi yoksa sokak serserisi mi?? demekten kendinizi alamıyorsunuz.

Daha neler neler!..

Bu konuda ben önce ilkokul öğretmenlerini, sonra da ortaokul hocalarını sorumlu tuttum. ?Eğer bu çocuklar vaktiyle uyarılsalardı, davranışlarının yanlış, konuşmalarının ayıp olduğu söylenseydi, herhalde bu kadar dengesizlik sergilemezlerdi? diyordum. Bu görüşümden yavaş yavaş vazgeçmeye başladım.

Bazı ortaokul öğretmenlerine konuyu açtım. Meğer onlar benden dertli imişler. ?Öğrenciye dokunmak bir yana, bağırmanız bile yasak. Öğrenciyi sabah uyarsan, velisi yarını beklemiyor, öğleden sonra okula damlıyor! Okul müdürü seni savunacak sanıyorsun ama neredeyse bir fırça yemediğin kalıyor? diyorlar. Kısacası hızarın önüne atılan hep öğretmen oluyor. Kurum, öğretmenine sahip çıkmıyor, çıkamıyor.

Lise 1 öğrencilerinde görülen sorumsuzluk ve dengesizlikte velinin de payı var.

Öğrenci okuldan kaçıyor. Anne müdür yardımcısını arıyor; ?Hocam, kızım rahatsızlanmış, eve geldi? diyor. Müdür Yardımcısı soruyor; ?Hanımefendi, kızınız hasta olsa sizi aramaz mıyız? Ambulans çağırıp hastaneye götürmez miyiz? Sordun mu kızına, hangi kapıdan çıkmış?.. Hanımefendi, kızınız hastalanmamış, okuldan kaçmış. Bildiğimiz kapıdan çıkmamış, duvardan atlarken görülmüş!..?

Anne, ?kem küm, lâm cim??

Hani eğitimde istenen başarı okul + öğrenci+ veli işbirliği ile sağlanacaktı. Nerede o veli?.. Veli okula yanlış bilgi veriyorsa, öğrenci hayda hayda aldatır. O öğrenci sadece öğretmenini, idarecisini değil yarın anne babasını da aldatır.

15 Aralık Cuma günü İzmir´in Ödemiş ilçesi Kaymakçı Çok Proğramlı Lisesi Müdürü Ayhan Kökmen, iki öğrencisi tarafından makamında tüfekle vurularak öldürüldü. Evet, tüfekle. Tüfek okula nasıl girer, o ayrı konu.
Katillerden 11. Sınıf öğrencisi İ.P. okula devam ediyor. Diğeri ise geçen sene örgün eğitim dışına çıkmış okulun eski öğrencisi. Eğer bir öğrenci öğretmenini okulda öldürüyorsa burada sebep aranır mı? Katilin yakalandıktan sonraki ifadesi, dehşeti bütün açıklığıyla ortaya koyuyor:

?Yine olsa yine yaparım!?

Bir gazete bunu ?Kan Donduran İfade? başlığı ile haber yapmış. (Yeni Şafak, 18.12.2017)

Acaba sözün bittiği yerde miyiz?

Bu olay medyada yeterince yer bulmadı, eğitimciler tarafından işlenmedi.

Bir öğretmenin paylaşımı durumu daha net anlatıyor:

?Bir öğretmenin öğrenci tarafından pompalı tüfekle öldürülmesi; öğretmenin, öğrencinin kulağını çekmesi kadar gündem oluşturmadı!?

Yanlış anlaşılmasın, öğrencinin kulağını çekmeyi onaylıyor değilim. Sadece iki olay arasında bir karşılaştırma yapılabilmesi için buraya aldım.

2018 yılının hepimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.