Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Seyfi GÜNAÇTI


Eğitim ödeneği ne işe yarar?


Öğretmenevinde gazete okuyan iki arkadaş sohbet ediyordu. S. Yılmaz, ?Seyfi Hocam, bizi dinliyor musun?? dedi. ?Sizi dinliyorum ama gazeteye daldığım için ne konuştuğunuzu duyamadım? dedim. Bunun üzerine öğretmen F. K. araya girdi:

-Bu öğretmenlere şaşıyorum. Devlet her yıl şu kadar eğitim ödeneği veriyor, hala okula pejmürde bir kıyafetle geliyor. Bir takım elbise bile almıyor. Hayır, hayır! Bunlara para vermeyeceksin, alış veriş kuponu vereceksin ki, hiç olmazsa
üzerine bir takım elbise alsın.


-540 TL ile elbise alırsa geriye ne kalır?


-Ne 540 TL´si hocam! Eğitim ödeneği 950.00 TL oldu.


Bunu bilmiyordum. Uzun zamandan beri de net maaşımı bilmem. Hiçbir maaş günü bankaya para çekmeye gitmem. Sonraki günleri beklerim. Eskiden maaşımızı mutemetlerden alırdık. Bordroya imzayı atarken ne aldığımızı görürdük.

Şimdi öyle bir durum yok. Maaşın, ücretin bankadaki hesabına yatıyor. İstersen, ihtiyacın yoksa günlerce bankaya uğrama, o hesabında durur.


Bir zamanlar aldığım maaşı ve ücreti her ay not ederdim. Bu, sadece merakımdan değil, sonraki yıllarda başvuru kaynağı olabilmesi içindi. Maaşımız bankaya yatırıldığından beri bu uygulamayı terk ettim. Dolayısıyla eğitim ödeneği miktarını da unutmuşum.


Burada konu ödeneğin miktarı değil, öğretmenin kıyafetiydi. Bildiğiniz üzere iki yıldan beri öğretmenlerin, özellikle de erkek öğretmenlerin kıyafetinde hayli değişiklikler oldu. Yönetmelik değişmemiş olsa da konu esnetildi. Yöneticiler yönetmeliğe uyulması konusunda ısrarcı olmadılar, ya da olamadılar. İdareciler bir şey söylemek isteseler, ?Sendikanın kararı var. Biz böyle giyinmeyi tercih ediyoruz? cevabıyla karşılaştılar. Biraz abartı olacak ama bundan cesaret alan bazı öğretmenler, neredeyse kapşonlu eşofman üstüyle okula gelir oldular.


Aslında, ?Üzerine bir takım elbise dahi almayan öğretmen var!? diyen arkadaş, hem genç nesildendi, hem de o kadar kuralcı biri değildi. Ama son zamanlardaki görüntü onu da rahatsız etmişti. Öğretmenin, ?İşte şu öğretmendir? denilecek bir kıyafet içinde olmasını istiyordu.


Öğretmenin kıyafeti, Din Kültürü ve ahlak Bilgisi seminerinde de gündeme geldi. Konumuz, ?Etkili bir eğitim için yapılması gerekenler? idi. ?Öğretmen, sadece bilgisi ile öne çıkan kişi değildir. Öğretmenin kıyafeti de önemlidir? dedim.

Semineri sunan arkadaşın, MEB notlarından okuduğu, ?İnsan kıyafetine göre karşılanır, bilgisine ve görgüsüne göre uğurlanır? tespitine rağmen gençlerden biri, ?Hocam, devir değişti. Sizin zamanınızda öyleydi ama bugün artık o anlayış geçerli değil? dedi. Ciddiyet ve işine önem verme anlayışı, sizce zaman içinde değişen olgular mıdır?


Bu konuları konuşurken aklıma, eğitim ödeneğinin verilme amacı geldi. Bir öğretmen geliyor ve görevliden 10-15 tane kâğıt istiyor. Görevli, ?Ne yapacaksın?? diye soruyor. Öğretmen,


-Yazılı sorusu hazırlayacağım, diyor.


Bir başkası memurdan şu kadar ataş, bir diğeri bir avuç toplu iğne istiyor.


Bunlar belki eğitimle ilgili işlerde kullanılacak. Ama vaktiyle benden, üniversiteye hazırlanan çocuğuna evde test çözmesi için yarım top teksir kâğıdı isteyen öğretmenler de oldu. Şimdi şu soruyu sormadan edemiyorum;


?Devlet sana öğretim yılı başında şu kadar eğitim ödeneği veriyor. Bununla kendine en azından 1-2 top kâğıt, 1 kutu ataş, 2 kutu toplu iğne? alamaz mısın??


Bunu yapanlar elbette vardır.


Ben bu uygulamayı ilk görev yerimdeki matematik öğretmeni arkadaşım rahmetli İ. Hakkı Mirici´den öğrenmiştim. Hakkı Bey sene başında matematik problemleri çözmek için 1 top II. hamur kağıt, 1 top beyaz kağıt, 1 kutu toplu iğne
ve çeşitli renklerde kalemler alırdı. Üstelik o zamanlar eğitim- öğretim ödeneği diye bir şey de yoktu.


Bu vesileyle erken denilebilecek bir yaşta aramızdan ayrılan Hakkı Bey´e Allah´tan rahmet diliyorum.


İyi haftalar.