Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Ahmet SEZGİN


EĞİTİM SİSTEMİNDE KAYBOLANLAR


Öğrencilerin okuma, anlama, sorgulama, analiz yapma, beceri kazanma, yeteneklerini keşfedip geliştirme özelliklerinden yoksun müfredat ve ders kitaplarının varlığı; eğitimin millî, manevi ve evrensel misyon ve vizyonundan uzak olması; lisede dağıtılmaya başlanan tablet bilgisayarlarla okumayan, ders dinlemeyen, aklı telefonlarla sosyal medya ve oyun hastası olan öğrencilerin okuma, düşünme, ders, kitap ve sosyal hayattan daha da uzaklaşmaları, 4+4+4 eğitim sistemiyle lise öğreniminin de zorunlu hale getirilmesi nedeniyle okullardan mezun olan öğrencilerin sayıca artıp eğitim kalitesinin düşmesi, disiplin cezalarının yeterli olmaması nedeniyle okullarda öğrenci ve öğretmenlerin kendilerini güvenli hissetmemeleri, ezberci ve sınava dayalı sitemin devam etmesi, eğitim alanında görülen en önemli dert ve sıkıntılardandır.

Çarpık eğitim ve sınav sisteminin dişlileri ve aşırı gelecek kaygılarıyla çocukluk ve gençliklerini sağlıklı ve doya doya yaşayamayan; ruhları sağlam bir kişilik ve kimlik kazandıracak manevi gıdalardan uzak; zihin, akıl ve beyinleri ne işe yaradıklarını asla düşünemedikleri bilgi ve formülleri ezberleyerek hormonlu bilgilerle alt üst olan; en büyük hakikati sınavlarda çıkacaklarını düşündükleri bilgilerle sosyal medyada paylaşılanlardan ibaret zanneden; en büyük zevkleri akıllı telefon ve internetteki oyunlar olan, en büyük mutluluk ve onur duyacakları şeyleri, optik kâğıtlardaki cevap seçenekleri doğru kodlayarak sınavlardan yüksek puan almak algılayan; bedenleri aperatif, hormonlu gıdalarla beslenen çocuklarımızın mutlu olabileceklerini, bu çocuk ve gençlerimizle büyük, huzurlu, güçlü, sağlıklı, adil Türkiye`yi inşa edebilecek miyiz gerçekten?

Bir ülkenin en duyarlı, en okuyan, en düşünen, en sağduyulu ve mutedil olması gereken öğretmenlerinin çoğunda değil düzenli ve düzeyli kitap okuma alışkanlığı; günlük gazete okuma, aylık bir dergiyi takip etme alışkanlığı bile kalmadı.Akıllı telefon, internet, sosyal medya, gogol amca varken ne gerek var okumaya değil mi??

Uzun zaman çalıştığım dershanede Millî Eğitim`de görev yapan iki öğretmen arkadaş ziyaretime gelmişti. Çay içerken farklı konulardan konuşuyor, dertleşiyorduk. Bir ara ben, sözü eğitime getirdim. Öğrencilerimizin çoğunun tek bir deneme okumadığını söyledim. Lisede görev yapan meslektaşım: "Ahmet Hocam, bu `deneme`yi çok sık duyuyorum. Deneme sınavı olmuyorlar mı çocuklar?" diye sormasın mı? Şaşkınlıktan önce birkaç saniye durakladık ve yanımdaki diğer öğretmen arkadaşla kasıla kasıla gülmeye başladık. Gözlerimizden yaşlar gelmişti. Gülmekten değil, hüzünden. Meslektaşımıza uzun uzun deneme türü eserlerden bahsettik. "Ama hocam, bu kitaplara da niye "deneme" demişler? Adamın kafasını karıştırıyor." dedi. Anlattık ama bir kez daha içler acısı halimize kahrolduk! Film gibi değil mi dostlar?

Samsun`da şair-yazar olarak davet edildiğim bir okulda öğrencilerle sanat, edebiyat, kültür üzerine bir sohbet ederken bir ara Alman Goethe`nin Müslüman olduğunu, Peygamber Efendimiz (sav) için muhteşem bir naat bile yazdığını söyledim. O sırada bir meslektaşım, büyük bir heyecan ve hiddetle "Hayır hocam, o Müslüman değil, bu olamaz." diye itirazda bulundu. Ağlayacak gibiydi. Ben, Goethe`nin Müslüman olma ihtimalini bile sevmiş ve bununla mutlu olmuşken, mankurtlaşmış bazı sözde okumuşlarımız ise güya hayranı olduğu şairin Müslüman olma ihtimaline bile bir gâvurdan daha fazla üzülmüştü. Güler misiniz, ağlar mısınız? Cevabımı şimdilik saklı tutayım.

Bilgili, erdemli, sorumlu, fedakâr, okuyan, düşünen, sorgulayan, öğrencilere ilham kaynağı olan, yetenekleri keşfeden, ufuk açan eğitimciler yetiştirmeden Asım`ın neslini nasıl yetiştireceğiz?

İnsan ve kâinat kitabını aşkla okuyup gönüllere nakış nakış işleyen, “yarınki büyük, bağımsız, lider, adil ve güçlü Türkiye”yi inşa edecek akıllı ve yürekli eğitimcilerle güzel bir nesle ihtiyacımız var şüphesiz. Bunun için de eğitim meselelerimizi halledecek, öncelikli olarak da liyakatli, adaletli, erdemli, hakiki eğitimcilerin belirleyeceği bir eğitim anlayış, dava ve sistemine ihtiyacımız var.

Gül yetiştiren idealist eğitimcilere selam olsun.