Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Selim EROĞLU


EKREM DAYI

EKREM DAYI


Asrın felaketinden bir gün önce köyümüzün asırlık çınarı Rahmeti-i Rahman’a kavuştu. Evlatlarının beyanına göre tam 96 yıl ömür sürdü. Neredeyse bir asır. Her kula nasip olmaz.

   Bu 96 yıllık fani ömrün 45-50 yılına ben vakıfım. Oğlu İbrahim’le 8 yıl, yine oğlu Mustafa’yla 11 yıl okul hayatım oldu. Kendisi en samimi arkadaşlarımın babası olur. Dolayısıyla mahdumlarından mütevellit Ekrem Dayı’sıyla da samimi olduk.

   Halk arasında, Ekrem Dayı, Kocabıyık’ın Ekrem ya da Çete (Dayı) diye tanınır ve bilinirdi.

   Ekrem Dayı, geçmişten bahsetmeyi, hatıralarını anlatmayı çok severdi. Anlatımı candan ve samimiydi. Hatıralarını çok güzel ifade ederdi. Gençliğinde çok varlıklı birisiymiş. Çok sayıda koyunları ve uçsuz bucaksız arazileri varmış. Bu yüzden hep ağalarla düşüp kalkmış. Ağalık kültürüne çok vakıftı. ‘’Terme’nin şu anki bildiğiniz ağaları benim gençlik arkadaşlarım yediğimiz, içtiğimiz ayrı gitmezdi,’’ derdi zaman zaman.

   Ana tarafından çerkezdi. Bu yüzden olsa gerek hastalık derecesinde ata düşkünlüğü vardı. ‘’Zamanında bir ata bir kesim yer verdim’’ derdi.

   Yaşadığı zamanın canlı şahidi gibiydi. Adeta yaşayan bir tarihti. 1940’lı yıllardan berisini harfiyen bilirdi. Yedi pare köyün, ahalinin yedi ceddini en ince noktasına kadar bilirdi. Adeta anlattığı kişinin şeceresini çıkarırdı. Tabi buna göre de hükümler ortaya koyardı. Siz Ali deyin o, ta Ali’nin dedesinden başlardı anlatmaya. Ona göre de Ali hakkında kesin kanaatleri olurdu.

   Ağalık anlayışından olsa gerek lafının üstüne laf kabul etmezdi. Bulunduğu mecliste ilk sözü olmasa bile mutlaka son sözü o söyleyecekti. Bu özelliğini son nefesine kadar sürdürmeyi başardı. Oğullarından biliyorum, yakın zamana kadar babalarının rızalarını almadan hiçbir kalıcı iş yapmadılar/yapamadılar.

   Açık sözlüydü. Lafını hiçbir zaman, hiçbir kimseden esirgemezdi. Ne söyleyecekse ilerisini gerisini hesap etmeden  söylerdi.  Dik konuşurdu. Onun dik konuştuğunu, kimseye eyvallahı olmadığını, kendisini tanıyan herkes bilirdi.

   İtibara alınmadığını, sözünün dinlenilmediğini hissettiği an sertleşirdi. Zekiydi. Kişinin konuşmasından, kurduğu cümlelerden, seçtiği kelimelerden, ne niyet taşıdığını hemen anlardı. Ona göre de lafını hiç sakınmadan cevabı yapıştırırdı.

   Birisinde, oğlunun evini yapan ustalar, Ekrem Dayı’yı tam tanımadıklarından söylediklerini kulak arkası etmişler. Anlayacağınız pek kâle almamışlar. Durumu anlayan Ekrem Dayı, ustalara hitaben: “Bana bakın ustalar, ben daha ölmedim, buranın kıblesini ben tayin ederim. Ona göre, dediğimi yapmayacaksanız çekip gidin” diye adeta posta koymuştu. Ustalar işin ciddiyetinden hizaya gelmişlerdi.

   Tam bir yayla adamıydı. Son anına kadar sağlığını korumasını bildi. Yatağa düşüp, bakıma muhtaç hale gelmedi. Eviyle köy arası gidiş geliş yaklaşık sekiz km. Benim bildiğim bu 8 km’lik mesafeyi haftanın 4-5 günü hep yürürdü. Fazla da yemezdi, doyacak kadar yerdi. Sağlıklı olmasını bu yaşayışına borçlu olduğunu düşünüyorum. Çağın hastalıkları, depresyon, tansiyon, şeker, kolesterol… Ekrem Dayı’nın lügatinde hiç yer almadı.

   Oğlu Mustafa’yla lise yıllarında aynı evi paylaştık. Saray caddesinde bir “paska” da duruyorduk. Ekrem Dayı her hafta gelir, bizi kontrol eder, bir ihtiyacımızın olup olmadığını yerinde tespit ederdi. Eli boş gelmez, çam sakızı çoban armağanı, tavuk, yumurta, çökelek… ne bulursa getirirdi. Eğitim hususunda çok duyarlıydı ve bize sürekli lojistik destek sağlardı.

   Beni kendi oğullarından ayırmaz, en az onlar kadar sever, onlarla paylaşmadıklarını benimle paylaşırdı. Bana, oğlu Mustafa’yla kendi arasında bir köprü görevi vermişti. İletişimi ekseriya benim üzerimden sağlıyordu. “Mustafa dediğimi yapmazsa salımdan tutmasın” dediği zaman yer yerinden oynardı. Bu yüzden dedikleri hep yapılırdı. Dediklerinin kazası bile olmazdı hep edası olurdu.

   Dini vecibelerinde çok hassastı. Beş vakit namazını kılar, orucunu tutar, hakka hukuka rivayet eder, harama helale çok dikkat ederdi. İyi bir mümin olduğuna ben şahidim.

   Allah mekânını cennet etsin. Aile efradına ve sevenlerine sabırlar diliyorum.